Hiperaktivite, bireyin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan, aşırı hareketlilik ve huzursuzlukla öne çıkan bir durumdur. Fiziksel olarak sürekli hareket halinde olma, yerinde duramama, otururken kıpırdanma ve sık sık ayağa kalkma gibi davranışlar sergilenir. Bu durum, bireyin sakinleşmekte ve dinlenmekte zorlanmasına, sürekli bir meşguliyet arayışına girmesine neden olabilir. Zihinsel hiperaktivite ise düşünceler arasında hızlı geçişler, odaklanma güçlüğü ve zihinsel yorgunlukla kendini gösterir. Hiperaktivite, bireyin sosyal ilişkilerden akademik ya da mesleki performansına kadar birçok alanı etkileyebilir. Ancak, doğru bir değerlendirme ve uygun müdahalelerle bu durum yönetilebilir ve bireyin yaşam kalitesi artırılabilir.
Hiperaktivite Nedir?
Hiperaktivite, kişinin yaşına ve gelişim düzeyine kıyasla aşırı hareketlilik sergilediği, sakinleşmekte ve dinlenmekte güçlük çektiği bir durumdur. Bu durum, yalnızca fiziksel hareketlerle sınırlı olmayabilir; zihinsel olarak da birey sürekli bir düşünce ve meşguliyet halinde olabilir. Hiperaktivite, bir bozukluk olmaktan çok bir semptom olarak değerlendirilir ve bireyin günlük yaşamını, sosyal ilişkilerini ve genel işlevselliğini etkileyebilir.
Hiperaktivite, genellikle çocukluk döneminde fark edilse de, yetişkinlikte de devam edebilir. Fiziksel hiperaktivite, çocuklarda daha belirgin olurken, yetişkinlerde yerini zihinsel hiperaktiviteye bırakabilir. Bu durum bireyin hem bireysel hem de sosyal yaşamında zorluklara yol açabilir.
Hiperaktivite Belirtileri Nelerdir?
Hiperaktivite belirtileri bireyin yaşına ve gelişim düzeyine göre değişiklik gösterir. Ancak temel belirtiler şu şekilde özetlenebilir:
- Fiziksel Hiperaktivite: Birey, sürekli bir hareket ihtiyacı hisseder. Uzun süre oturamaz, sürekli ayakta kalmak, dolaşmak ya da bir şeylerle uğraşmak ister. Çocuklar genellikle sınıfta oturmakta zorlanır, sürekli kıpırdanır ya da izin almadan hareket eder. Yetişkinlerde ise bu durum, huzursuzluk, sürekli yer değiştirme isteği ve sakinleşememe şeklinde kendini gösterebilir.
- Zihinsel Hiperaktivite: Hiperaktivite sadece fiziksel değildir; bireyler zihinsel olarak da durmakta zorlanabilir. Sürekli bir düşünce akışı, bir konudan diğerine geçiş ve odaklanamama gibi durumlar görülebilir. Bu, özellikle yetişkinlerde daha belirgindir ve zihinsel yorgunluğa yol açabilir.
- Rahatlayamama: Hiperaktif bireyler, genellikle sakinleşmekte ve rahatlamakta zorlanır. Fiziksel aktiviteler ya da düşünce yoğunluğu, bireyin hem bedensel hem de zihinsel huzur bulmasını engelleyebilir.
- Uyku Sorunları: Hiperaktivite, uykuya dalma ve uykuyu sürdürme süreçlerinde zorluklara neden olabilir. Bu durum, bireyin gün içindeki enerji seviyesini ve genel işlevselliğini etkileyebilir.
Hiperaktivite belirtileri, bireyin günlük yaşamını önemli ölçüde etkilediğinde, uzman bir değerlendirme ve destek gerekebilir. Uygun müdahalelerle hiperaktivite yönetilebilir ve bireyin yaşam kalitesi artırılabilir.
Yetişkinlerde Hiperaktivite Belirtileri
Yetişkinlikte hiperaktivite, çocukluk dönemindeki yoğun fiziksel hareketliliğin yerini daha çok içsel huzursuzluk ve zihinsel hiperaktiviteye bırakmasıyla kendini gösterir. Yetişkinlerde hiperaktivite belirtileri şu şekilde gözlemlenebilir:
- Sürekli Huzursuzluk: Yetişkinler, oturdukları yerde kıpırdanır ya da fiziksel bir rahatlama hissi bulmakta zorlanır. Uzun süre bir yerde kalmak, toplantılarda ya da sosyal ortamlarda sabit durmak onlar için zorlu olabilir.
- Sürekli Meşguliyet Arayışı: Yetişkinler, boş zamanlarını doldurmak için sürekli bir aktivite ya da uğraş arayışına girer. Sakin kalmakta veya dinlenmekte zorlanırlar.
- Zihinsel Hiperaktivite: Düşünceler arasında hızlı geçiş, sürekli bir fikir üretimi ve zihinsel yorgunluk sık görülür. Bu, bireyin düzenli düşünce süreçlerini zorlaştırabilir.
- Fiziksel Hiperaktivite: Bazı yetişkinlerde hareketlilik hala belirgindir. Örneğin, sürekli ayaklarını sallama, elleriyle bir şeylerle oynama ya da yer değiştirme ihtiyacı hissedebilirler.
Bu belirtiler, bireyin hem iş yaşamında hem de sosyal ilişkilerinde içsel bir huzursuzluk yaratabilir ve günlük işlevselliğini zorlaştırabilir.

Çocuklarda Hiperaktivite Belirtileri
Çocuklarda hiperaktivite, fiziksel hareketlilik ve huzursuzluk ile daha belirgin hale gelir. Çocuklarda hiperaktivite belirtileri genellikle şu şekildedir:
- Yerinde Duramama: Çocuklar, uzun süre oturamaz ve sürekli hareket etmek ister. Ders sırasında ayağa kalkma, yer değiştirme ya da çevrelerinde dolaşma ihtiyacı hissederler.
- Aşırı Hareketlilik: Oyun oynarken ya da günlük aktivitelerde sürekli koşma, zıplama ya da fiziksel hareketlilik gösterirler. Bu davranışlar, yaşıtlarına kıyasla çok daha yoğun olabilir.
- Sakinleşememe: Çocuklar, dinlenme anlarında bile hareket etme ihtiyacı hisseder. Televizyon izlerken, kitap okurken ya da bir aktiviteye katılırken dahi kıpırdanma görülür.
- Fiziksel Rahatlama Eksikliği: Çocuklar genellikle kaslarında bir gevşeme hissi bulamaz ve sürekli bir hareket dürtüsü yaşarlar.
Bu belirtiler, çocuğun hem evde hem de okulda uyum sorunları yaşamasına neden olabilir. Ancak bu durum, erken tanı ve müdahale ile kontrol altına alınabilir.
Bebeklerde Hiperaktivite Belirtileri
Bebeklerde hiperaktivite, genellikle şu belirtilerle kendini gösterebilir:
- Sürekli hareketlilik: Bebekler yerinde duramaz, kucakta tutulduklarında dahi kıpır kıpır hareket ederler.
- Uyku sorunları: Uykuya dalmada güçlük, gece boyunca sık sık uyanma ve huzursuzluk yaygındır.
- Kısa süreli odaklanma: Oyuncaklara veya aktivitelere kısa bir süre ilgi gösterip çabucak sıkılabilirler.
- Huzursuzluk: Sebepsiz yere sık sık ağlama ya da huysuzluk görülebilir. Bu bebeklerin sakinleştirilmesi zor olabilir.
- Uzun süre bir yerde kalmayı reddetme: Kucakta durmak istemezler, sürekli hareket etmek isterler.
Bu belirtiler, hiperaktivitenin erken yaşlardaki ipuçları olabilir. Ancak her hareketli bebek hiperaktif değildir; uzman değerlendirmesi önemlidir.
Hiperaktivite Neden Olur?
Hiperaktivite, genetik ve nörolojik faktörlerin yanı sıra çevre ve sosyal koşulların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan karmaşık bir durumdur. Bu faktörler genellikle birbirini etkileyerek bireyin gelişim sürecinde hiperaktivite belirtilerinin oluşmasına yol açar.
Genetik Faktörler
Hiperaktivitenin ortaya çıkmasında genetik yatkınlık önemli bir rol oynar. Ailede DEHB ya da hiperaktivite öyküsü olan bireylerde, bu durumun görülme olasılığı daha yüksektir. Genetik faktörler, beyin kimyasını ve işlevlerini etkileyerek hiperaktiviteye zemin hazırlayabilir.
Nörolojik Faktörler
Beynin yapısı ve kimyası hiperaktivitenin nörolojik temelini oluşturur. Özellikle dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerdeki dengesizlikler, beynin dikkat, hareket kontrolü ve davranış düzenleme ile ilgili bölgelerinde işlevsel farklılıklara neden olabilir. Bu dengesizlikler, hiperaktivitenin temel nörolojik sebeplerinden biridir.
Çevresel ve Sosyal Faktörler
Hiperaktiviteye katkıda bulunan çevresel ve sosyal faktörler şunlardır:
- Aile İlişkileri: Aile içindeki iletişim eksikliği, stresli bir ev ortamı ya da destekleyici olmayan ebeveynlik yaklaşımları hiperaktiviteyi tetikleyebilir.
- Okul ve Sosyal Çevre: Çocuğun sosyal çevresinde yaşadığı zorluklar, uyumsuzluk ya da olumsuz ilişkiler hiperaktivitenin şiddetini artırabilir.
- Ekonomik ve Kültürel Faktörler: Ekonomik yetersizlikler ve sınırlı eğitim olanakları gibi sosyal çevre koşulları, bireyin gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Prenatal (Doğum Öncesi) Biyolojik Faktörler
Hiperaktiviteye doğum öncesi dönemde maruz kalınan biyolojik faktörler de katkıda bulunabilir. Bunlar şunları içerir:
- Gebelikte annenin sigara, alkol veya uyuşturucu kullanımı.
- Gebelik sırasında annenin toksik maddelere maruz kalması.
- Erken doğum ya da düşük doğum ağırlığı.
- Doğum sırasında oksijen eksikliği gibi komplikasyonlar.
Bu faktörler bireyin nörogelişimsel süreçlerini etkileyerek hiperaktif özelliklerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin bir arada değerlendirilmesi, hiperaktivitenin daha iyi anlaşılmasını sağlar. Bu nedenle, belirtilerin doğru bir şekilde değerlendirilmesi için uzman görüşü almak önemlidir.
Hiperaktivite Nasıl Anlaşılır?
Hiperaktivite, bireyin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan bir hareketlilik ve huzursuzluk sergilemesi ile kendini gösterir. Bu durumun tespiti, dikkatli bir gözlem ve uzman değerlendirmesi gerektirir. Teşhis sürecinde bireyin davranışları, sosyal ilişkileri, akademik ya da mesleki performansı detaylı bir şekilde incelenir.
Uzmanlar, bireyin fiziksel hiperaktivite (sürekli hareket etme), zihinsel hiperaktivite (düşünceler arasında hızlı geçiş) ve sakinleşme güçlüğü gibi belirtilerini değerlendirir. Hiperaktivitenin bireyin yaşamını ne ölçüde etkilediğini anlamak için aile, öğretmen veya bireyin sosyal çevresinden alınan geri bildirimler oldukça önemlidir. Bireyin davranışları farklı ortamlarda (ev, iş, okul gibi) incelenerek hiperaktivitenin genel yaşam üzerindeki etkisi anlaşılmaya çalışılır.
Zihinsel hiperaktivite, bireyin düşünce süreçlerinde sürekli bir hızlanma ya da odaklanma güçlüğü şeklinde kendini gösterebilir. Bu gibi belirtiler, çoğu zaman gözden kaçabilir, bu nedenle değerlendirme sürecinde bu boyutun da ele alınması gerekir. Uzmanlar, klinik görüşmeler, davranış ölçekleri ve bireyin yaşamında işlevsellik düzeyini ölçen çeşitli araçlardan yararlanarak hiperaktivite belirtilerini daha net bir şekilde tespit edebilir.
Hiperaktivite Ne Zaman Anlaşılır?
Hiperaktivite genellikle erken çocukluk döneminde fark edilir. Çocukluk çağında, özellikle 4-6 yaş arasında, belirtiler daha belirgin hale gelir. Çocukların yaşıtlarına kıyasla daha hareketli olması, sınıf ortamında oturmakta güçlük çekmesi, sürekli hareket etme ihtiyacı hissetmesi ve talimatlara uymakta zorlanması bu duruma işaret edebilir.
Bazı durumlarda hiperaktivite belirtileri çocuklukta fark edilmeyebilir ve birey ancak yetişkinlik döneminde teşhis edilir. Yetişkinlikte hiperaktivite, daha çok içsel huzursuzluk, sürekli bir şeylerle meşgul olma ihtiyacı ve zihinsel yorgunluk gibi belirtilerle kendini gösterir. Yetişkin bireyler, iş yaşamında organizasyon problemleri, sosyal ilişkilerde sabırsızlık veya dikkat gerektiren görevlerde zorluk yaşadıklarında hiperaktivite daha belirgin hale gelebilir.
Hiperaktivitenin anlaşılmasında kritik nokta, belirtilerin bireyin yaşam kalitesini ve günlük işlevselliğini ne ölçüde etkilediğidir. Eğer bu belirtiler, bireyin sosyal ilişkilerinde, akademik ya da mesleki performansında belirgin sorunlara yol açıyorsa, profesyonel bir değerlendirme yapılması önemlidir. Doğru bir teşhis ve erken müdahale, bireyin yaşam kalitesini artırmada ve hiperaktivite ile başa çıkmada etkili bir adım olacaktır.
Hiperaktivite Tedavisi
Hiperaktivitenin tedavisinde bireyin yaşına, belirtilerinin şiddetine ve bireysel ihtiyaçlarına göre özel bir yaklaşım benimsenir. Tedavi, genellikle multidisipliner bir çerçevede planlanır ve bireyin hem psikolojik hem de sosyal işlevselliğini iyileştirmeye odaklanır. Hiperaktivite tedavisinde kullanılan yöntemler şu şekilde özetlenebilir:
- Davranış Terapisi: Davranış terapisi, bireyin hiperaktif davranışlarını kontrol altına almasını ve dürtülerini yönetmesini sağlamak için etkili bir yaklaşımdır. Çocuklarda bu terapi, dikkat geliştirme, sakinleşme ve belirli kurallara uyum becerilerinin kazandırılmasına odaklanır. Yetişkinlerde ise, organizasyon becerilerinin geliştirilmesi ve dürtüsel davranışların yönetimi önceliklidir.
- İlaç Tedavisi: İlaç tedavisi, genellikle hiperaktivitenin nörolojik temellerine yönelik bir müdahale olarak uygulanır. Dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin dengesini düzenleyen ilaçlar, dikkat ve hareket kontrolünü iyileştirebilir. Ancak ilaç tedavisi, bir psikiyatrist tarafından dikkatle planlanmalı ve düzenli olarak takip edilmelidir.
- Psikoeğitim: Psikoeğitim, birey ve aileye hiperaktiviteyi anlama ve yönetme becerileri kazandırmayı amaçlar. Ailelere, çocuğun davranışlarını destekleyici ve yönlendirici bir şekilde nasıl yönetebilecekleri öğretilir. Yetişkin bireylere ise hiperaktiviteyle başa çıkma stratejileri ve kendini düzenleme becerileri kazandırılır.
- Eğitim Desteği: Özellikle çocuklarda akademik performansı artırmaya yönelik destekler, tedavinin önemli bir parçasıdır. Öğretmenlerin bilinçlendirilmesi, bireyselleştirilmiş eğitim programları ve çocukların öğrenme süreçlerine uygun yöntemlerin geliştirilmesi, çocuğun eğitim başarısını artırabilir.
- Yaşam Tarzı Düzenlemeleri: Sağlıklı bir yaşam tarzı, hiperaktivitenin yönetiminde büyük bir rol oynar. Düzenli uyku, dengeli bir beslenme planı ve egzersiz alışkanlıkları bireyin genel iyilik halini destekler. Özellikle fiziksel aktivite, hiperaktif bireylerin enerjisini yapıcı bir şekilde kanalize etmelerine yardımcı olur.
Tedavi süreci, psikolog ve psikiyatristlerden oluşan bir ekip tarafından yürütülmeli ve bireyin ihtiyaçlarına göre sürekli olarak değerlendirilmelidir. Erken müdahale ve düzenli takip, hiperaktivite belirtilerinin bireyin yaşamını olumsuz etkilemesini önlemede kilit bir rol oynar.
Hiperaktivite Nasıl Geçer?
Hiperaktivite tamamen ortadan kaldırılabilen bir durum olmamakla birlikte, uygun tedavi ve destekle yönetilebilir. Tedavi sürecine ek olarak bireyin yaşam tarzında yapılacak düzenlemeler hiperaktivitenin kontrol altına alınmasında büyük önem taşır. Düzenli fiziksel aktivite, beynin dopamin düzeylerini artırarak bireyin daha sakin ve odaklanmış hissetmesine yardımcı olabilir. Sağlıklı bir uyku düzeni ise hem zihinsel hem de fiziksel hiperaktivitenin yönetiminde kritik bir rol oynar.
Bireylerin hiperaktiviteyi kabul etmesi ve buna uygun başa çıkma stratejileri geliştirmesi, yaşam kalitesini artırmada etkili olur. Bu süreç, uzman desteği ile bireyin ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yürütüldüğünde, hiperaktivite belirtileri daha az belirgin hale gelir ve birey hayatını daha verimli bir şekilde sürdürebilir.
Hiperaktivite İçin Hangi Doktora Gidilir?
Hiperaktivite belirtilerinin değerlendirilmesi ve uygun bir tedavi planı oluşturulması için öncelikli olarak bir çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı veya yetişkin psikiyatrisi uzmanı ile görüşülmelidir. Çocuklarda hiperaktivite genellikle okul döneminde fark edildiği için, çocuk psikiyatrisi bu süreçte teşhis ve tedavide ilk başvuru noktasıdır. Yetişkinlerde ise belirtiler daha farklı şekilde ortaya çıktığı için, yetişkin psikiyatristleri bu süreci yönetir.
Psikiyatrlar, gerekli durumlarda ilaç tedavisi planlayarak hiperaktivitenin nörolojik temellerine yönelik bir müdahale sağlar. Bunun yanında, psikologlar hiperaktivitenin davranışsal ve psikososyal boyutlarını ele alarak birey ya da aile için terapi süreçlerini yürütür. Davranış terapileri, hiperaktiviteyle başa çıkma becerilerinin geliştirilmesinde önemli bir yer tutar. Özellikle çocuklarda aile, öğretmen ve psikolog iş birliği içinde çalışarak çocuğun hem evde hem de okulda desteklenmesi sağlanır.
Hiperaktivite Tedavi Edilir mi?
Hiperaktivite, uygun tedavi yöntemleriyle etkili bir şekilde yönetilebilir. Bu durum tamamen ortadan kalkmasa da, bireyin günlük yaşamını olumsuz etkileyen belirtiler kontrol altına alınabilir. Erken teşhis, tedavi sürecinin başarısında kritik bir rol oynar. Özellikle çocukluk döneminde başlanan tedavi, bireyin sosyal, akademik ve duygusal gelişimini destekleyerek daha sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlar.
Tedavi sürecinde davranış terapileri, bireyin hiperaktivite belirtilerini yönetmesine yardımcı olurken, ilaç tedavisi de gerekli durumlarda dikkat ve hareket kontrolünü iyileştirir. Ayrıca ailelerin ve öğretmenlerin bilinçlendirilmesi, çocuğun sosyal çevresinde destekleyici bir ortamın sağlanması açısından önemlidir. Yetişkinlerde ise, organizasyon becerilerinin geliştirilmesi, stres yönetimi ve odaklanma stratejileri tedavinin odak noktalarından biridir.
Hiperaktivite Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Tedavi edilmeyen hiperaktivite, bireyin yaşamının farklı alanlarında uzun vadeli olumsuz sonuçlara yol açabilir. Çocukluk döneminde hiperaktivite belirtileri kontrol altına alınmazsa, çocuk okul ortamında dikkatini sürdürememe, kurallara uymakta zorluk çekme ve ders başarısında düşüş gibi problemler yaşayabilir. Bu durum, özgüven kaybına ve sosyal ilişkilerde uyum sorunlarına neden olabilir.
Yetişkinlikte tedavi edilmeyen hiperaktivite, iş yaşamında düzensizlik, sorumlulukların yerine getirilmesinde zorluk ve sık sık hata yapma gibi sorunlarla kendini gösterebilir. Sosyal ilişkilerde sabırsızlık, huzursuzluk ve dürtüsel davranışlar bireyin ilişkilerinde çatışmalara yol açabilir. Ayrıca, birey sürekli bir huzursuzluk ve yetersizlik hissi yaşayabilir, bu da uzun vadede psikolojik sorunlara (örneğin kaygı ve depresyon) zemin hazırlayabilir.
Tedavi edilmeyen hiperaktivite, bireyin potansiyelini tam olarak kullanmasını engelleyebilir ve yaşam kalitesini düşürebilir. Ancak doğru bir teşhis ve etkili bir tedavi planı ile bu olumsuz sonuçlar önlenebilir ve birey desteklenerek güçlü yönlerini daha iyi kullanabilir.
Hiperaktivite Genetik mi?
Hiperaktivite, genetik faktörlerin güçlü bir şekilde etkilediği bir durumdur. Araştırmalar, DEHB gibi nörogelişimsel bozukluklarda genetik yatkınlığın büyük bir rol oynadığını göstermektedir. Ailede DEHB veya hiperaktivite öyküsü olan bireylerde bu durumun görülme olasılığı daha yüksektir. Genetik faktörler, beynin dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin düzenlenmesinde rol oynayan mekanizmaları etkileyerek hiperaktivite belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Bununla birlikte, genetik yatkınlık her zaman hiperaktivitenin tek nedeni değildir. Çevresel faktörler de genetik eğilimi tetikleyebilir veya belirtilerin şiddetini artırabilir. Örneğin, erken dönemdeki stres, toksik maddelere maruz kalma veya ebeveyn-çocuk ilişkisindeki olumsuz dinamikler, genetik yatkınlığı olan bireylerde hiperaktivite belirtilerini artırabilir. Bu nedenle, hiperaktivite hem biyolojik hem de çevresel bir perspektifle ele alınmalıdır.
Hiperaktivite Sonradan Olur mu?
Hiperaktivite genellikle erken çocukluk döneminde ortaya çıkan bir durumdur. Çoğu vakada belirtiler, 4-6 yaş civarında fark edilmeye başlar ve bireyin gelişim süreci boyunca devam eder. Ancak, bazı durumlarda hiperaktivite belirtileri yetişkinlikte teşhis edilebilir. Bu durum, genellikle çocukluk dönemindeki belirtilerin fark edilmemesi, yanlış yorumlanması ya da farklı nedenlere atfedilmesi nedeniyle ortaya çıkar.
Yetişkinlikte teşhis edilen hiperaktivite, genellikle bireyin iş veya sosyal yaşamındaki tekrarlayan sorunlarla belirgin hale gelir. İçsel huzursuzluk, dikkat dağınıklığı ve zihinsel hiperaktivite gibi belirtiler, bireyin yaşam kalitesini etkilediğinde daha fazla dikkat çeker. Ancak bu, hiperaktivitenin yetişkinlikte sonradan ortaya çıktığı anlamına gelmez; çocukluk dönemindeki belirtilerin gözden kaçması veya hafif şiddette olması, teşhis sürecinin gecikmesine neden olabilir.
Bu durumun fark edilmesi, bireyin günlük yaşamında daha iyi bir işlevsellik düzeyine ulaşması için önemli bir adımdır. Yetişkinlikte teşhis edilen hiperaktivite, uygun bir tedavi planıyla yönetilebilir ve bireyin sosyal, akademik veya mesleki performansını destekleyebilir. Hiperaktivitenin genetik ve nörogelişimsel temellerini anlamak, bu durumu etkili bir şekilde ele almak için kritik öneme sahiptir.
Dürtüsellik ve Hiperaktivite Farkları
Dürtüsellik ve hiperaktivite, genellikle birbiriyle karıştırılan ancak farklı mekanizmalara ve belirtilere dayanan iki ayrı özelliktir. Her ikisi de DEHB kapsamında sıkça birlikte görülse de, birbirinden farklı şekilde kendini gösterir.
Dürtüsellik, bireyin düşünmeden, hızlı ve ani tepkiler vermesi durumudur. Bu, genellikle bireyin kendini kontrol etmekte zorlanmasıyla ilişkilidir. Örneğin, dürtüsel bir birey, karşısındaki konuşmasını bitirmeden araya girebilir, bir karar alırken olası sonuçları düşünmeden harekete geçebilir ya da tehlikeli davranışlarda bulunabilir. Dürtüsellik, ani kararlar, sabırsızlık, sırasını beklemekte zorlanma ve düşünmeden yapılan hatalar şeklinde gözlemlenebilir.
Hiperaktivite ise daha çok fiziksel ya da zihinsel hareketlilikle ilgilidir. Hiperaktif bireyler, sürekli hareket etme ihtiyacı hisseder, bir yerde uzun süre oturmakta ya da dinlenmekte güçlük çeker. Bu durum, yalnızca fiziksel olarak değil, zihinsel düzeyde de kendini gösterebilir. Örneğin, hiperaktif bir birey, sürekli düşünceler arasında geçiş yapabilir, sakinleşemeyebilir ya da bir göreve odaklanmakta zorlanabilir.
Hiperaktif Ne Demek?
“Hiperaktif” terimi, kelime anlamıyla “aşırı aktif” ya da “normalden fazla hareketli” anlamına gelir. Hiperaktif bireyler, yaşıtlarına göre daha fazla fiziksel ya da zihinsel hareketlilik sergileyebilir. Bu durum, genellikle kişinin günlük yaşamında düzen ve sakinliği sağlamasını zorlaştırabilir. Hiperaktivite, tek başına bir tıbbi tanı değildir ancak sıklıkla DEHB ile ilişkilidir.
Hiperaktif bireyler, fiziksel düzeyde sürekli hareket etme, bir yerde sabit kalamama, kıpırdanma ya da otururken bile rahat duramama gibi belirtiler gösterebilir. Zihinsel düzeyde ise sürekli bir düşünce akışı, bir fikirden diğerine atlama ve odaklanamama gibi durumlar görülebilir. Bu özellikler, bireyin akademik başarısını, iş hayatını, sosyal ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Hiperaktif davranışlar bireyin yaşına uygun olmayan bir şekilde ortaya çıktığında, bu durum daha dikkat çekici hale gelir. Örneğin, bir çocuğun sınıfta sürekli ayağa kalkması ve talimatlara uymakta güçlük çekmesi hiperaktivitenin bir göstergesi olabilir. Yetişkinlerde ise, huzursuzluk, sürekli bir meşguliyet arayışı ve işlerini organize etmekte zorlanma şeklinde görülebilir.
Hiperaktivite, bireyin enerjisini ve hareketliliğini yönetememesinden kaynaklanan bir durumdur. Doğru bir destek ve terapi süreci ile birey, bu özelliklerini daha verimli bir şekilde kullanmayı öğrenebilir ve günlük yaşamında daha iyi bir işlevsellik düzeyine ulaşabilir.
Kaynakça
- Carlson, E. A., Jacobvitz, D., & Sroufe, L. A. (1995). A developmental investigation of inattentiveness and hyperactivity. Child Development, 66(1), 37-54.
- Doğangün, B., & Yavuz, M. (2011). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu. Türk Pediatri Arşivi, 46(11), 25-28.
Kuntsi, J., Pinto, R., Price, T. S., van der Meere, J. J., Frazier-Wood, A. C., & Asherson, P. (2014). The separation of ADHD inattention and hyperactivity-impulsivity symptoms: pathways from genetic effects to cognitive impairments and symptoms. Journal of Abnormal Child Psychology, 42, 127-136. - Özbay, A., & Kayhan, Z. (2024). Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 23(89), 394-406.
- Ross, D. M., & Ross, S. A. (1976). Hyperactivity: Research, theory, and action.
- Song, P., Zha, M., Yang, Q., Zhang, Y., Li, X., & Rudan, I. (2021). The prevalence of adult attention-deficit hyperactivity disorder: A global systematic review and meta-analysis. Journal of Global Health, 11.
- Taylor, E. (1998). Clinical foundations of hyperactivity research. Behavioural Brain Research, 94(1), 11-24.
- Torun, N. Y., Özşahin, A., & Sütçigil, L. (2009). Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun Yetişkinlikteki Yansımaları. Klinik Psikiyatri Dergisi, 12(1).

Uzman Psikolog Gülnur Çelik, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) alanında uzmanlaşmış bir psikologdur. 2017 yılında Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, klinik psikoloji alanındaki eğitimine İbn Haldun Üniversitesi’nde devam ederek 2021 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır. Mesleki kariyeri boyunca bilimsel temellere dayalı terapi yaklaşımlarını benimseyen Gülnur Çelik, Bilişsel Davranışçı Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Çocuklarda Bilişsel Davranışçı Terapi ve Çocuk Merkezli Oyun Terapisi gibi alanlarda aldığı eğitimlerle uzmanlığını pekiştirmiştir.
Kadınlar ve çocuklarda DEHB üzerine kapsamlı çalışmalar yürüten Gülnur Çelik, bu alandaki birikimini “Kadınlarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” ve “Çocuklarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” adlı kitaplarıyla geniş bir kitleye ulaştırmıştır. DEHB’li bireylerin ihtiyaçlarını gözeterek özelleştirilmiş müdahale programları sunan uzman psikolog, yetişkinlere yönelik online ve yüzyüze danışmanlık hizmetleri vermektedir.