DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu), kişinin dikkatini sürdürme, dürtü kontrolü ve planlama gibi konularda zorluk yaşamasına neden olabilir. Ancak bu durum, zekayı doğrudan artırmaz veya düşürmez. Yani DEHB’li bir kişinin zeka seviyesi yüksek, ortalama ya da düşük olabilir. Önemli olan nokta, DEHB’nin zekayla birebir ilişkili bir bozukluk olmadığıdır. Zaman zaman DEHB’li bireylerin bazı görevlerde zorlanması, çevreden onların “daha az zeki” oldukları yönünde yanlış bir izlenim uyandırabilir. Aslında sorun, dikkat ve odaklanma eksikliğinden kaynaklanan performans güçlüğüdür; zeka seviyesindeki bir eksiklik değildir.
Bazı insanlar da DEHB’li kişilerin daha yaratıcı, farklı düşünen veya yüksek zekalı olduğunu düşünebilir. Ancak bu da doğru bir genelleme değildir. Çünkü yüksek zekalı olup aynı zamanda DEHB’si olan bireyler de bulunabilir, düşük zekalı olup DEHB’si olan bireyler de vardır. Dolayısıyla zeka ve DEHB ayrı iki kavramdır ve birbirlerini mutlak anlamda belirlemezler. Burada en önemli nokta, DEHB belirtilerinin kişide nasıl seyrettiği ve günlük işlevlerini nasıl etkilediğidir. Tedavi ve destek yöntemleriyle dikkat sorunları ve hiperaktiviteyi azaltmak mümkündür. Bu sayede birey, kendi potansiyelini daha rahat ortaya koyabilir.
DEHB nedeniyle odaklanma problemleri yaşayan biri, zekasına uygun performans sergileyemeyebilir. Bu da çevresi tarafından yanlış anlaşılmasına neden olabilir. DEHB’li kişi de “potansiyelini yeterince kullanamadığını” düşünebilir. Uygun tedavi ile dikkat sorunları hafifleyince, kişi gerçek kapasitesini gösterebilir.
DEHB ile Zeka İlişkisi Nedir?
DEHB ile zeka arasında doğrudan bir bağlantı yoktur. Yani DEHB tanısı olan kişinin zekası mutlaka yüksek veya düşük olacak diye bir kural yoktur. Bazı insanlar, DEHB’li bireylerin mutlaka çok zeki olduklarını düşünürken, bazıları da performans düşüklüğünü zekayla ilişkilendirip “daha az zeki” olduklarını varsayabilir. Oysa gerçekte, DEHB farklı zeka seviyelerinde görülebilen bir durumdur. Her insanın bilişsel kapasitesi, genetik faktörler ve çevresel etkenlerle şekillenir. DEHB ise, dikkati sürdürme, planlama, organize olma ve dürtüleri kontrol etme gibi alanlarda zorluk yaratan bir nörogelişimsel bozukluktur.
İyi bir zeka düzeyi, bazen DEHB belirtilerini maskeleyebilir. Örneğin, yüksek IQ’ya sahip bir çocuk, dikkat eksikliğini farklı stratejilerle tolere edebilir ve başarıyı bir süre sürdürebilir. Ancak ilerleyen akademik zorluklar arttığında ya da iş dünyasında görevler daha karmaşıklaştığında, DEHB belirtileri belirginleşebilir. Diğer yandan, düşük IQ’ya sahip bir bireyde DEHB belirtileri daha erken fark edilebilir çünkü öğrenme güçlüğü gibi ek zorluklar daha çabuk ortaya çıkar.
Zeka seviyesi yüksek, ortalama ya da düşük olan herkes DEHB yaşayabilir. Önemli olan, DEHB’nin hangi belirtilerle ve ne şiddette ortaya çıktığıdır. Tedavide, dikkat eksikliğinin yanı sıra bireyin bilişsel kapasitesine uygun desteklerin sağlanması önemlidir. DEHB tanısı konmuş biri, kendi zeka düzeyine ve yeteneklerine uygun şekilde yönlendirilirse potansiyelini daha iyi kullanabilir. DEHB ile zeka arasında bir sebep-sonuç ilişkisi yoktur. İkisinin kesişimi kişiden kişiye değişir ve dikkat sorunları zeka düzeyini tek başına tanımlamaz.
DEHB ve Üstün Zeka (Yüksek Zeka) Arasındaki İlişki
DEHB ve üstün zeka arasındaki ilişki, birçok kişinin merak ettiği bir konudur. Bazıları, “DEHB’li bireyler aslında çok zekidir, bu nedenle sıkılır ve dikkatlerini toplamakta zorlanırlar” şeklinde düşünebilir. Ancak bilimsel olarak bakıldığında, üstün zeka ile DEHB arasında doğrudan bir ilişki olmadığını biliyoruz. Yani üstün zekalı biri aynı zamanda DEHB tanısı alabilir, fakat bu durumu “her üstün zekalıda DEHB vardır” şeklinde genellemek doğru olmaz.
Üstün zekalı olup DEHB’si olan bireyler, özellikle dikkat ve odaklanma sorunları ile daha az ilgi duydukları konularda başarısız gibi görünebilirler. Bunun nedeni, yüksek ilgi alanlarına yönelik motivasyonlarının güçlü olması ama sıkıcı buldukları görevlerde dikkati sürdürmekte zorlanmalarıdır. Bazı durumlarda, yüksek zekaya sahip çocuklar dikkat eksikliklerini kendi yöntemleriyle telafi etmeye çalışırlar. Daha hızlı kavradıkları için hatalarını geçici olarak kapatabilirler. Fakat bu yöntemler uzun vadede yetersiz kalabilir ve DEHB belirtileri giderek belirginleşebilir.
Bu durumda en önemli nokta, yüksek zekanın DEHB belirtilerini tamamen ortadan kaldırmadığı, sadece bazen maskeleyebildiğidir. Yüksek zeka, bir avantaj gibi görünse de düzenli çalışma ve odaklanma gerektiren ortamlarda DEHB belirtileri gün yüzüne çıkabilir. Örneğin, çok parlak bir öğrenci sınavlarda başarılı görünse bile, dersleri takip etmekte sık sık zorluk çekebilir veya ödev teslimlerinde sorunlar yaşayabilir.
Üstün zeka ile DEHB arasında tek yönlü bir ilişki yoktur. İkisi bir arada var olabilir. Böyle bir durumda, kişi özel eğitim planları, dikkat egzersizleri ve uygun tedavi yöntemleriyle potansiyelini daha verimli kullanabilir.
DEHB Zeka Geriliğine Sebep Olur mu?
DEHB, zeka geriliğine yol açan bir durum değildir. Bir kişinin DEHB tanısı olması, onun bilişsel kapasitesinin otomatik olarak düşük olduğu anlamına gelmez. Zeka geriliği ile DEHB birbirinden farklı durumlardır. Zeka geriliği, genel zihinsel işlevlerin belirgin derecede ortalamanın altında olması ve uyumsal davranışlarda zorlukla karakterizedir. DEHB ise dikkat, dürtü kontrolü ve hiperaktivite alanlarında yaşanan zorluklardır. Bu iki durum bazen birlikte görülebilir ama DEHB tek başına zeka geriliğine neden olmaz.
Toplumda zaman zaman DEHB’li çocukların okulda zorlandığı, ödevlerini bitiremediği veya dikkatini toplamadığı için başarısız olduğu görülür. Bu zorluklar, zekanın düşük olduğunu göstermez. Sadece, çocuğun dikkatini yönetmekte ve planlama yapmada problemleri olduğunu ifade eder. Eğer çocuğun DEHB kaynaklı zorluklarına uygun destek verilmezse akademik performansı düşebilir. Bu durum etraftaki kişilerde yanlış bir biçimde “acaba zekası mı düşük?” düşüncesi yaratabilir. Oysaki sorun zekada değil, DEHB belirtilerinin iyi yönetilememesindedir.
Ek olarak, DEHB’li bireyler odaklanma sorunu yaşadıkları için gerçek potansiyellerini gösteremeyebilirler. Uygun tedavi, ilaç desteği ve davranışsal stratejilerle dikkat sorunları azaldığında, aslında zeka düzeyine uygun performans gösterebildikleri daha net anlaşılır. Dolayısıyla DEHB, bir zeka geriliği sebebi değildir. Her birey, kendi bilişsel kapasitesi dahilinde uygun yaklaşımlarla gelişebilir ve başarılı olabilir.
DEHB Olanlar Zeki mi Oluyor? DEHB’li İnsanlar Zeki midir?
Toplumda bazen “DEHB’li insanlar genelde çok zekidir” gibi bir inanış vardır. Bu düşünce, her zaman doğru değildir. DEHB ile zeka arasında birebir bağ kurmak mümkün değildir. DEHB tanısı konmuş bir kişi yüksek zekalı, ortalama zekalı veya daha düşük zekalı olabilir. Burada asıl belirleyici olan, kişinin dikkatini sürdürme ve dürtü kontrolünde yaşadığı sorunlardır. Zeka düzeyi ise genetik, çevresel faktörler ve eğitim gibi pek çok unsurun etkileşimiyle ortaya çıkar.
DEHB’li bazı insanlar, çok yaratıcı veya farklı düşünüyor gibi görünebilirler. Bu, zaman zaman onları çevresindekilerden ayırt edici kılabilir. Ancak tüm DEHB’li kişilerin bu şekilde olağanüstü zekaya sahip olduğu genellemesi yanıltıcıdır. Benzer şekilde, düşük akademik performans sergileyen bir DEHB’li bireyin mutlaka düşük zekaya sahip olduğu da söylenemez. Asıl zorluk, onun dikkat ve organize olma becerilerinde yaşadığı aksaklıklardan kaynaklanabilir.
Unutmamak gerekir ki DEHB, zekanın düzeyini değil, kişinin dikkat ve dürtüsel davranışlarını yönetme biçimini etkiler. Eğer bir çocuk ya da yetişkin destekleyici yöntemler ve tedaviler alırsa, gerçek potansiyelini daha rahat ortaya koyabilir. Bu durumda kişi, zeka potansiyeli ne olursa olsun, günlük yaşamda daha başarılı ve uyumlu olabilir. Sonuç olarak, DEHB’li bireylerin hepsi zeki ya da hepsi düşük zekalı gibi bir genelleme yapmak mümkün değildir. Her birey, DEHB durumuna ve kendi bilişsel özelliklerine göre farklı bir profil sergileyebilir.
DEHB’li İnsanların Ortalama IQ Seviyeleri
DEHB’li insanların ortalama IQ seviyeleri genelde genel toplumla benzerdir. Yani toplumda nasıl çeşitli IQ değerlerine sahip insanlar varsa, DEHB’li bireyler arasında da farklı IQ seviyelerine rastlanır. Bazıları yüksek IQ’ya, bazıları ortalama bir IQ’ya, bazılarıysa düşük IQ’ya sahip olabilir. Bu çeşitlilik, DEHB’nin zekayı doğrudan etkilemediğinin en güçlü göstergelerindendir.
Kimi araştırmalar, DEHB’li kişilerin ortalama IQ düzeylerinin, DEHB tanısı olmayan bireylerle benzer olduğunu ifade eder. Aradaki asıl fark, DEHB belirtilerinin yarattığı dikkat, dürtü kontrolü ve planlama zorluklarıdır. Bu zorluklar, bir sınavda veya proje yaparken potansiyelin tam olarak ortaya çıkmamasına sebep olabilir. Bu yüzden bazen kişiler, “DEHB’li bu birey aslında düşük zekalı mı?” gibi yanlış yargılara varabilir. Aslında sorun, zekada değil; dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin performans üzerindeki etkilerindedir.
Ortalama IQ seviyesine sahip DEHB’li bir kişi, doğru tedavi ve stratejilerle çok daha iyi sonuçlar elde edebilir. Örneğin, düzenli mola vererek ders çalışmak, dikkat dağıtıcı unsurları azaltmak ya da ilaç desteği gibi yöntemler, performansını arttırabilir.
DEHB, zekanın düşmesine ya da artmasına neden olmaz. DEHB’li bireylerde de toplumla benzer şekilde geniş bir IQ dağılımı görülür. Önemli olan, hangi IQ seviyesinde olursa olsun, dikkati sürdürebilmek ve günlük görevleri yerine getirebilmek için uygun yöntemlerin kullanılmasıdır.
DEHB’li Çocuklarda Ortalama IQ Seviyeleri
DEHB tanılı çocuklarda da ortalama IQ seviyeleri, genel çocuk nüfusuyla oldukça benzerdir. Bu, DEHB’nin doğrudan zekayı belirlemediğini açıkça gösterir. Çocuklar, genetik ve çevresel faktörlerle şekillenen farklı zeka düzeylerinde olabilirler. DEHB, sadece dikkat ve hiperaktivite sorunlarıyla günlük işlevselliği zorlaştırır. Dolayısıyla bir çocukta DEHB var diye onun IQ’sunun mutlaka düşük veya yüksek olması beklenmez.
Okul çağındaki çocuklarda DEHB belirtileri, özellikle akademik ortamlarda gözlemlenir. Örneğin, bir çocuk dersleri sıkıcı bulduğu için derste uzun süre oturmakta zorlanabilir, ödevlerini tamamlayamayabilir ya da sınavlarda odaklanma zorluğu yaşayabilir. Bu durum, onun zekası hakkında yanıltıcı bir algıya neden olabilir. Oysa ki çocuğun IQ düzeyi ortalama olabilir, hatta yüksek bile olabilir. Sorun zekada değil, dikkatini sürdürebilmek ve davranışlarını kontrol edebilmektedir.
Ayrıca bazı DEHB’li çocuklar, yüksek düzeyde meraklı ve yaratıcı olabilir. Bu, özellikle sevdiği konulara odaklanabildiğinde öne çıkar. Ancak sevmediği veya zor bulduğu konularda dikkat sorunları nedeniyle performansı düşebilir. Bu karışık tablo, öğretmenlerin ve ebeveynlerin yanılmasına yol açabilir.
DEHB, çocuğun genel zekasını düşürmez veya yükseltmez. Ortalama IQ seviyesinde olan bir çocuk, doğru destekle dikkat eksikliğinin üstesinden gelebilir ve kendi potansiyelini ortaya koyabilir. Bu da gösterir ki DEHB, zekadan bağımsız bir durumdur ve her çocuğun bireysel kapasitesine uygun çözümler geliştirmek gerekir.

DEHB’li Yetişkinlerde Ortalama IQ Seviyeleri
Yetişkinlik döneminde de DEHB belirtileri varlığını sürdürür. Bu dönemde ortalama IQ seviyeleri, DEHB’si olmayan yetişkinlerle benzerdir. Pek çok yetişkin, çocuklukta teşhis konmamış olabilir ve bu nedenle hayatı boyunca çeşitli dikkat sorunlarıyla uğraşmış olabilir. Ancak bu, zekalarının düşük olduğunu göstermez. DEHB belirtileri, iş hayatında ve günlük sorumluluklarda zaman yönetimi, organize olma ve dikkat gerektiren görevlerde zorlanmaya neden olabilir.
Bir yetişkin, üniversite eğitimini başarıyla tamamlamış olsa dahi, DEHB yüzünden belirli alanlarda aksaklık yaşayabilir. Örneğin, faturaları düzenli ödeme, randevuları takip etme veya uzun süre konsantrasyon gerektiren projeleri tamamlama gibi konularda zorluk çekebilir. Bu da dışarıdan bakıldığında yanlış anlaşılmalara sebep olabilir: “Bu kadar okumuş ama ufak işlerde zorlanıyor, acaba zekasında bir sorun mu var?” gibi sorular gündeme gelebilir. Aslında sorun, zekada değil; DEHB semptomlarının yönetilememesindedir.
Yetişkinlerde doğru ilaç tedavisi, psikoterapi ve yaşam koçluğu desteği, dikkat eksikliğini azaltmaya ve organizasyon becerilerini güçlendirmeye yardımcı olabilir. Böylece kişi, sahip olduğu bilişsel kapasiteyi daha iyi kullanabilir. Bazı yetişkinler, ortalama zeka seviyelerinde olmalarına rağmen, ilgilerini çeken alanlarda çok yüksek başarılar elde edebilir. Çünkü DEHB, zekayı sabit bir biçimde düşüren veya arttıran bir etmen değildir.
DEHB’li Kadınlarda Ortalama IQ Seviyeleri
DEHB’li kadınlarda ortalama IQ seviyeleri toplumun geneliyle paralel seyreder. Kadınlarda DEHB belirtileri bazen daha az fark edilebilir. Çünkü kız çocukları ve yetişkin kadınlar, hiperaktiviteden çok dikkat dağınıklığı veya içe dönük belirtiler gösterebilir. DEHB, zekayı etkilemekten ziyade kişinin odaklanma ve planlama becerilerini aksatır. Kadınlarda ortalama IQ seviyesi genel popülasyondan farklı değildir. Yani DEHB’si olan bir kadının zekası da yüksek, düşük ya da ortalama olabilir.
Toplumsal beklentiler ve roller nedeniyle, kadınlar DEHB belirtilerini uzun yıllar “idare etme” eğiliminde olabilir. Örneğin, bir kadın öğrenci akademik başarı elde etmek için çok çaba harcayabilir ve bu sayede çevresine dikkat sorunu yaşamadığı izlenimi verebilir. Aslında dikkat eksikliği vardır; fakat sosyal baskılar veya sorumluluk bilinciyle bu belirtileri maskeleyebilir. Bu durum, kadının gerçek potansiyelini ve öğrenme stilini anlamayı zorlaştırabilir.
Araştırmalar gösteriyor ki, kadınlar DEHB tanısını daha geç yaşlarda alabiliyor. Ancak bu geç tanı, onların IQ düzeyleri hakkında yanlış kanılara neden olmamalıdır. DEHB’li bir kadının ortalama IQ değeri, tanı alsın veya almasın, toplumla benzerdir. Önemli olan, dikkat zorluklarını tanıyarak kişiye uygun destek sağlamaktır. Böylelikle birey, ister ortalama ister yüksek zeka seviyesine sahip olsun, iş ve sosyal yaşamında daha başarılı ve mutlu olabilir.
DEHB’li Erkeklerde Ortalama IQ Seviyeleri
DEHB, çocukluk döneminde kızlara oranla erkeklerde daha sık teşhis konan bir durumdur. Bunun sebeplerinden biri, erkek çocukların hiperaktif ve dışa dönük belirtilerinin çevre tarafından daha kolay fark edilmesidir. Ancak teşhis oranı farklı olsa da DEHB’li erkeklerdeki ortalama IQ seviyesi, genel popülasyonla benzer bir dağılım gösterir. Yani erkeklerde de zeka seviyesi yüksek, ortalama ya da düşük olabilir. DEHB bu dağılımı tek başına belirlemez.
Erkek çocuklar, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtilerini daha yüksek oranda sergileyebilir. Bu da okul ortamında hemen dikkat çeker. Ancak bu durum, çocuğun zekası hakkında yanlış yargılara varılmasına yol açabilir. Derslerle ilgilenmeyen, sürekli hareket halinde olan bir erkek çocuğun “zeka seviyesi düşük” olduğu düşünülebilir. Aslında o çocuk ortalama ya da yüksek zekalı da olabilir, sadece DEHB semptomları nedeniyle potansiyelini gösteremiyor olabilir. Dikkat eksikliği ve dürtüsellik, çocuğun derslere odaklanmasına engel olur.
Ergenlik ve yetişkinlik döneminde de benzer durumlar gözlenir. Odaklanma sorunu devam ettiği için erkekler iş ve sosyal hayatta problemlerle karşılaşabilir. Bu problemler zekalarından kaynaklanmaz, DEHB ile ilişkili yönetilmesi gereken davranış kalıplarından kaynaklanır. Doğru tedavi ve destek yöntemleriyle, erkekler de kendi bilişsel kapasitesini daha verimli kullanabilir. DEHB’li erkeklerde ortalama IQ seviyeleri, diğer insanlarla benzer şekilde geniş bir yelpazeye yayılır. Düşük notlar veya uyum sorunları zekadan ziyade DEHB belirtilerinin sonucudur.

DEHB İlaçları Zekayı Arttırır mı? DEHB İlaçları Zekayı Düşürür mü?
DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların doğrudan “zeka” üzerinde kalıcı bir artış veya azalış yaratması beklenmez. Bu ilaçlar beynin dikkat, odaklanma ve dürtü kontrolünü düzenleyen kimyasallarına etki ederek bireyin performansını iyileştirmeyi amaçlar. Yani kişinin gerçek zeka düzeyi (IQ) değişmez; ancak dikkatin ve odaklanmanın güçlenmesiyle birlikte, testlerde veya günlük işlerde sergilenen performansta belirgin bir iyileşme görülebilir.
Bazı araştırmalar, ilaç tedavisinin etkisiyle IQ testlerinde 2 ila 7 puan arasında bir artış olabileceğini öne sürmektedir. Bu artış, esasen zeka düzeyinin kendisinde bir yükselme anlamına gelmez; daha çok dikkatin netleşmesi, planlama becerisinin artması ve dürtüselliğin kontrol altına alınmasıyla ortaya çıkan bir performans artışıdır.
Sonuç olarak, DEHB ilaçları zekayı düşürmez. Yan etkiler (örneğin iştah azalması, uykusuzluk veya huzursuzluk) bazen genel işlevselliği olumsuz etkileyebilir, ancak bilimsel kanıtlar herhangi bir kalıcı “IQ düşüşü” olduğunu desteklememektedir.
Üstün Zekalı İnsanlarda DEHB
Üstün zekalı insanlarda da DEHB görülebilir. Bu iki özellik bir arada olduğunda, ortaya çıkan tablo çok yönlü olabilir. Üstün zekalı kişi, ilgisini çeken konularda son derece derinlemesine öğrenme eğilimine girebilir ve çok başarılı projeler ortaya koyabilir. Ancak DEHB’nin getirdiği dikkat sorunları, planlama zorlukları ve dürtüsellik devreye girdiğinde, kişi heves duymadığı işlerde veya detaylı organizasyon gerektiren görevlerde tökezleyebilir.
Üstün zekalı bir çocuk, derste anlatılanları çok hızlı kavrayabilir ama ev ödevlerini veya projelerini zamanında teslim edemeyebilir. Çünkü DEHB kaynaklı dağınıklık veya erteleme alışkanlığı devreye girer. Bu durum, çevresinden “Çok zeki ama neden düşük not alıyor?” gibi tepkilere yol açabilir. Aslında burada zeka eksikliği yok, tam tersi olağanüstü bir potansiyel var. Ancak DEHB’nin yönetilmesi, bu potansiyelin tam olarak kullanılmasını engelliyor.
Yetişkinlikte de benzer durumlar görülebilir. Özellikle iş hayatında veya üniversite döneminde, kişi yaratıcılığı ve analiz becerisiyle öne çıkarken, son teslim tarihlerini kaçırabilir ya da idari işlemlerle baş etmekte zorlanabilir. Üstün zeka, DEHB’ye bağlı zorlukları tamamen ortadan kaldırmasa da kimi zaman maskeleyebilir. Kişi, belirli alanlarda çok başarılı görünürken diğer alanlarda beklenmeyen aksaklıklar sergileyebilir. Bu nedenle, üstün zekalı olup DEHB’si olan kişilerin özel eğitim planlarına ve danışmanlık hizmetlerine ihtiyaç duyması oldukça doğaldır. Böylelikle her iki yönü de dengeli şekilde yöneterek hem zekanın getirdiği avantajları hem de DEHB ile baş etme stratejilerini en iyi şekilde kullanabilirler.
DEHB, IQ Testi Sonuçlarını Etkiler mi?
IQ testlerinde dikkat ve odaklanma sorunları, puanlarda kısmi bir düşüşe yol açabilir. Araştırmalar, çocuk ve ergenlerin test sırasında yaşadığı dikkat eksikliğinin ortalama 2 ila 5 IQ puanlık bir fark yaratabileceğini göstermektedir. Bu miktar, genel anlamda zeka seviyesini tamamen değiştirecek büyüklükte olmasa da, DEHB belirtileri göz önünde bulundurulmadan yapılan değerlendirmeler yanlış yorumlara neden olabilir.
İlaç tedavisi söz konusu olduğunda, kısa süreli uyarıcı ilaç kullanımının IQ sonuçlarında ortalama birkaç puanlık (2 ila 7 puan arası) artış sağladığı görülmüştür. Bu artış, esasen dikkatin toplanması ve dürtüselliğin kontrol altına alınmasıyla ilgilidir; ancak gerçek zekanın yükselmesinden çok, test performansının olumlu yönde desteklenmesi olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle, sonuçları yorumlarken bireyin DEHB belirtilerinin hangi ölçüde kontrol altına alındığı ve ilaç tedavisi alıp almadığı mutlaka dikkate alınmalıdır.
DEHB’liler için IQ Testleri Var mı?
DEHB’li bireyler de normal IQ testlerine girebilir. “DEHB’liler için özel IQ testi” yoktur. Temel olarak kullanılan standart testler (örneğin, WISC tipi testler ya da yetişkinlere uygulanan WAIS testleri) DEHB’li bireylere de uygulanabilir. Ancak burada önemli olan, test sırasında dikkat dağınıklığı ve dürtüsellik gibi faktörlerin sonuçları etkileyebileceğidir. Testi uygulayan uzmanın DEHB hakkında bilgi sahibi olması, ara verme sürelerini düzenlemesi ve dikkat sorunlarını göz önünde bulundurması faydalı olur.
Bazen yüksek IQ değerine sahip DEHB’li bireyler, dikkat sorunlarını telafi ederek testlerde iyi performans gösterebilir. Fakat gerçek hayatta aynı başarıyı sürdüremeyebilirler. Çünkü test ortamı kontrollü ve kısa süreli olabilir, gerçek yaşam ise çok daha karmaşık ve uzun solukludur. Aksine, test günü kişinin DEHB belirtileri yoğun olabilir, uyku düzeni bozuk olabilir veya kaygı yaşayabilir. Bu da onun gerçek kapasitesinden düşük bir skor almasına yol açabilir. Dolayısıyla tek bir test sonucu, DEHB’li kişinin zekası hakkında kesin yargıya varmak için yeterli değildir.
Kaynakça
Cornoldi, C., Giofrè, D., & Toffalini, E. (2023). Cognitive characteristics of intellectually gifted children with a diagnosis of ADHD. Intelligence, 97, 101736. https://doi.org/10.1016/j.intell.2023.101736
Jepsen, J. R. M., Fagerlund, B., & Mortensen, E. L. (2008). Do Attention Deficits Influence IQ Assessment in Children and Adolescents With ADHD? Journal of Attention Disorders, 12(6), 551–562. doi:10.1177/1087054708322996
Katusic, M. Z., Voigt, R. G., Colligan, R. C., Weaver, A. L., Homan, K. J., & Barbaresi, W. J. (2011). Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder in Children with High IQ: Results from a Population-Based Study. Journal of Developmental & Behavioral Pediatrics, 32(2), 103–111. https://doi.org/10.1097/DBP.0b013e31820b493c
Milioni, A. L. V., Chaim, T. M., Cavallet, M., de Oliveira, N. M., Annes, M., Dos Santos, B., Louzã, M., da Silva, M. A., Miguel, C. S., Serpa, M. H., Zanetti, M. V., Busatto, G., & Cunha, P. J. (2014). High IQ may “mask” the diagnosis of ADHD by compensating for deficits in executive functions in treatment-naïve adults with ADHD. Journal of Attention Disorders. Advance online publication. https://doi.org/10.1177/1087054714554933
Rommelse, N., Antshel, K., Smeets, S., Greven, C., Hoogeveen, L., Faraone, S. V., & Hartman, C. A. (2017). High intelligence and the risk of ADHD and other psychopathology. The British Journal of Psychiatry, 211(6), 359–364. https://doi.org/10.1192/bjp.bp.116.184382

Uzman Psikolog Gülnur Çelik, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) alanında uzmanlaşmış bir psikologdur. 2017 yılında Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, klinik psikoloji alanındaki eğitimine İbn Haldun Üniversitesi’nde devam ederek 2021 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır. Mesleki kariyeri boyunca bilimsel temellere dayalı terapi yaklaşımlarını benimseyen Gülnur Çelik, Bilişsel Davranışçı Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Çocuklarda Bilişsel Davranışçı Terapi ve Çocuk Merkezli Oyun Terapisi gibi alanlarda aldığı eğitimlerle uzmanlığını pekiştirmiştir.
Kadınlar ve çocuklarda DEHB üzerine kapsamlı çalışmalar yürüten Gülnur Çelik, bu alandaki birikimini “Kadınlarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” ve “Çocuklarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” adlı kitaplarıyla geniş bir kitleye ulaştırmıştır. DEHB’li bireylerin ihtiyaçlarını gözeterek özelleştirilmiş müdahale programları sunan uzman psikolog, yetişkinlere yönelik online ve yüzyüze danışmanlık hizmetleri vermektedir.