Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ve sosyal anksiyete, bireyin sosyal ilişkilerini, akademik ve profesyonel hayatını derinden etkileyebilen iki yaygın psikolojik durumdur. DEHB’li bireylerde sosyal anksiyete gelişme riski, genel popülasyona kıyasla daha yüksektir. Bunun temel sebeplerinden biri, DEHB’nin sosyal beceriler üzerindeki doğrudan etkileridir. Dürtüsellik, dikkatsizlik ve hiperaktivite gibi belirtiler, bireyin sosyal etkileşimlerde hatalar yapmasına veya sosyal ipuçlarını kaçırmasına neden olabilir. Bu durum, bireyin sosyal ortamlarda yetersizlik hissetmesine ve kaygı duymasına yol açabilir.
Özellikle çocukluk döneminde yaşanan olumsuz sosyal deneyimler, bireyin sosyal anksiyete geliştirme olasılığını artırır. Akran zorbalığı, dışlanma ya da yanlış anlaşılmalar, sosyal ortamlarda bireyin kendine olan güvenini sarsabilir. Ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde bu deneyimler, sosyal fobiye dönüşebilir. DEHB ve sosyal anksiyete arasındaki bu ilişki, bireyin terapi sürecinde her iki durumu kapsayan kapsamlı bir yaklaşımla ele alınmasını gerektirir.
DEHB ve Sosyal Anksiyete
DEHB ile sosyal anksiyete, bireylerin günlük yaşamını derinden etkileyebilen, yaygın olarak görülen psikolojik durumlardır. DEHB, bireyin dikkatini toplamakta zorlanması, dürtüsel davranışlar sergilemesi ve enerjisini kontrol etmekte güçlük çekmesi gibi belirtilerle kendini gösterir. Sosyal anksiyete ise, bireyin sosyal ortamlarda aşırı kaygı, utanç ve yetersizlik hissi yaşamasına neden olan bir durumdur.
Bu iki durum çoğu zaman bir arada görülür ve birbirini tetikleyici bir yapıya sahiptir. DEHB’li bireylerin, sosyal ilişkilerde yaşadıkları zorluklar nedeniyle sosyal anksiyete geliştirme riski daha yüksektir. Dürtüsel davranışlar veya dikkat eksikliği, bireyin sosyal ortamlarda istenmeyen tepkiler vermesine, yanlış anlaşılmasına veya dışlanmasına neden olabilir. Bu durum, sosyal kaygı ve çekingenlik hissini pekiştirerek bireyin sosyal ortamlardan kaçınmasına yol açabilir. Ayrıca, DEHB’li bireylerde sosyal ipuçlarını doğru algılamakta zorlanma, karşısındaki kişinin duygularını okumakta yetersizlik veya sosyal normlara uygun davranışlar sergileyememe gibi sorunlar gözlemlenebilir. Bu tür sosyal beceri eksiklikleri, bireyin sosyal ortamlarda kendine olan güvenini azaltır ve sosyal anksiyetenin gelişimini hızlandırabilir.
Sosyal anksiyete bozukluğu ve DEHB arasındaki ilişki, her bireyde farklı şekilde kendini gösterebilir. Bazı bireylerde sosyal anksiyete, DEHB’nin dikkat eksikliği bileşeniyle ilişkiliyken, bazı bireylerde ise dürtüsel davranışların sosyal ortamlarda oluşturduğu risk faktörleriyle bağlantılı olabilir. DEHB ve sosyal anksiyete bir arada olduğunda, bireyin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilecek bir kısır döngü oluşabilir.
DEHB Sosyal Anksiyeteye Neden Olur mu?
DEHB’li bireylerde sosyal etkileşimlerde yaşanan zorluklar, sosyal anksiyetenin gelişiminde önemli bir rol oynar. Dürtüsel davranışlar, odaklanma eksikliği ve dikkatsizlik, bireyin sosyal becerilerini olumsuz yönde etkileyerek kaygı düzeyini artırabilir. DEHB sosyal anksiyete gelişimini tetikleyebilir çünkü bireyler, sosyal ortamlarda sergiledikleri beklenmedik veya hatalı davranışlar nedeniyle yargılanmaktan çekinebilir. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde, akran reddi veya eleştiriler, sosyal anksiyetenin kalıcı hale gelmesine yol açabilir.
Dürtüsellik, bireyin düşünmeden konuşmasına, söz kesmesine veya uygunsuz tepkiler vermesine neden olabilir. Bu tür davranışlar, sosyal ilişkilerde yanlış anlaşılmalara ve olumsuz geribildirimlere yol açar. Bu süreç, bireyin kendini yetersiz hissetmesine, sosyal ortamlardan kaçınmasına ve dolayısıyla sosyal anksiyete bozukluğunun gelişmesine katkı sağlar. Odaklanma eksikliği ve dikkatsizlik ise, sosyal ipuçlarının kaçırılmasına neden olabilir. Bir konuşma sırasında dikkatin dağılması veya önemli detayların gözden kaçırılması, bireyin sosyal etkileşimlerde kendini güvensiz hissetmesine neden olur. Sosyal beceri eksikliği, bireyin grup içinde dışlanmasına veya yanlış anlaşılmasına yol açabilir. Bu da sosyal kaygının artmasına neden olur.
Araştırmalar, DEHB ve sosyal anksiyete bozukluğu arasında güçlü bir bağlantı olduğunu ortaya koymaktadır. DEHB’li bireylerin, sosyal anksiyete belirtilerini daha sık ve daha yoğun yaşadığı belirlenmiştir. Bu durum, DEHB’nin sosyal beceriler üzerindeki etkilerinden kaynaklanmaktadır. Özellikle DEHB’li bireylerin %30-40’ında sosyal anksiyete bozukluğunun da görüldüğü bildirilmiştir. DEHB’nin bireyin sosyal yaşamında yarattığı zorluklar, sosyal anksiyetenin ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. DEHB ve sosyal anksiyete bir arada görüldüğünde, bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir ve bu nedenle tedavi süreçlerinde her iki durumun da dikkate alınması büyük önem taşır.
DEHB ve Sosyal Anksiyete Belirtileri
DEHB ve sosyal anksiyete belirtileri sıklıkla iç içe geçebilir ve birbirini tetikleyebilir. DEHB’nin yol açtığı dikkat dağınıklığı, unutkanlık, planlama ve organizasyon güçlükleri, sosyal anksiyete belirtileriyle birleştiğinde bireyin sosyal ortamlarda kendini daha fazla baskı altında hissetmesine neden olabilir. Sosyal anksiyete, bireyin sosyal durumlarda aşırı kaygı duymasına yol açarken, DEHB bu kaygının yönetilmesini zorlaştırabilir. DEHB ve sosyal anksiyete belirtileri arasında şunlar öne çıkar:
- Sosyal ortamlardan kaçınma: DEHB’li bireyler, sosyal etkileşimlerde yaşadıkları olumsuz deneyimler nedeniyle sosyal ortamlardan uzak durma eğilimindedir. Sosyal anksiyete, bu kaçınma davranışını pekiştirir.
- Kalabalık içinde huzursuzluk: Kalabalık ortamlarda dikkatini toplamakta zorlanan bireyler, sosyal kaygı hissederek yoğun bir huzursuzluk yaşayabilir.
- Yeni insanlarla tanışmaktan kaçınma: DEHB’li bireyler, yeni insanlarla tanışırken nasıl davranmaları gerektiğini kestiremeyebilir. Bu durum, sosyal anksiyetenin etkisiyle birleştiğinde bireyin yeni ilişkiler kurmasını zorlaştırır.
- Kendini yetersiz veya küçük düşmüş hissetme: DEHB’nin neden olduğu unutkanlık, dikkatsizlik veya dürtüsel hatalar, bireyin kendine olan güvenini zedeler. Sosyal anksiyete, bu yetersizlik hissini pekiştirir.
- Dürtüsel konuşmalar nedeniyle pişmanlık duyma: Dürtüsellik, DEHB’li bireylerin düşünmeden konuşmasına neden olabilir. Bu tür davranışlar sonrasında birey, yanlış bir şey söylediğine dair yoğun pişmanlık ve kaygı hissedebilir.
Dikkatsiz DEHB türüne sahip bireylerde sosyal anksiyete belirtileri daha belirgin olabilir. Bu bireyler, sosyal ortamlarda hata yapmaktan yoğun bir şekilde korkar ve bu durum sosyal fobiye dönüşebilir. Sosyal anksiyete ve DEHB bir arada olduğunda, bireyin sosyal yaşamında geri çekilme ve izole olma davranışları daha sık gözlemlenir.
Yetişkinlerde DEHB ve Sosyal Anksiyete
Yetişkinlerde DEHB ve sosyal anksiyete bir arada bulunduğunda, iş hayatında, sosyal ilişkilerde ve günlük yaşamda ciddi zorluklar yaşanabilir. Yetişkinlerde DEHB sosyal anksiyete belirtileri, genellikle ergenlik döneminden itibaren kendini göstermeye başlar. Yetişkin bireyler, sosyal ortamlarda kendilerini rahat hissetmediklerinde içe kapanma ve yalnız kalmayı tercih edebilir. Bu durum, hem kişisel hem de profesyonel yaşamda ilerlemeyi engelleyebilir ve bireyin kariyer hedeflerine ulaşmasını zorlaştırabilir.
Sosyal anksiyete, DEHB’li bireylerde iş görüşmeleri, sunumlar ve ekip çalışmaları gibi sosyal beceri gerektiren durumlarda belirgin hale gelebilir. Dürtüsel hareketler veya organizasyon becerilerindeki eksiklik, bireyin profesyonel ortamlarda kendini yetersiz hissetmesine yol açar. Bu kaygılar zamanla artarak sosyal izolasyona neden olabilir.

Çocuklarda DEHB ve Sosyal Anksiyete
Çocuklarda DEHB ve sosyal anksiyete, erken yaşlardan itibaren sosyal ve akademik gelişimi etkileyebilir. DEHB’li çocuklar, sınıf ortamında dikkatlerini toplamakta zorlanabilir ve grup etkinliklerinde dışlanma riski taşıyabilir. Bu çocuklar, akranlarıyla yaşadıkları olumsuz deneyimler nedeniyle sosyal anksiyete geliştirebilir. Akran zorbalığı, DEHB’li çocuklarda sıkça rastlanan bir durumdur. Dürtüsel davranışlar veya organizasyon eksikliği, çocuğun sosyal çevresinde yanlış anlaşılmasına ve dışlanmasına neden olabilir. Bu tür deneyimler, çocukların özgüvenini azaltarak sosyal kaygıyı artırabilir.
Çocuklarda DEHB ve sosyal anksiyete tedavisinde bireysel terapi, grup etkinlikleri ve aile desteği önem taşır. Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, çocukların sosyal becerilerini geliştirmelerine ve kaygı düzeylerini azaltmalarına yardımcı olabilir. Ayrıca, Bilişsel Davranışçı Terapi (Çocuk BDT) çocukların kaygılarını tanımlayıp başa çıkma stratejileri geliştirmelerine destek olur. Ebeveynlerin ve öğretmenlerin desteği, DEHB’li çocukların sosyal anksiyeteyle başa çıkmasında kritik bir rol oynar. Çocukların olumlu sosyal deneyimler yaşaması teşvik edilmeli ve güçlü yönleri ön plana çıkarılmalıdır.
DEHB ve Sosyal Anksiyete Tedavisi
DEHB ve sosyal anksiyete tedavisi, bireyin yaşam kalitesini artırmaya yönelik bütüncül bir yaklaşım gerektirir. Tedavi süreci, bireyin DEHB belirtilerini yönetmesini ve sosyal kaygılarını azaltmasını hedefler. Bu süreçte, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ve ilaç tedavisi yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireyin olumsuz düşünce kalıplarını fark etmesini ve bu düşünceleri yeniden yapılandırmasını sağlar. Sosyal kaygıyı tetikleyen durumlarla başa çıkma becerileri geliştirilir. Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ise bireyin kaygılarını kabullenmesine ve değerlerine uygun şekilde hareket etmesine yardımcı olur. İlaç tedavisi, DEHB’nin çekirdek belirtilerini kontrol altına almak için kullanılabilir. Stimülanlar ve non-stimülan ilaçlar, dikkat eksikliğini azaltırken, anksiyete belirtilerinin hafifletilmesine de katkı sağlayabilir. Bununla birlikte, anksiyete tedavisinde seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) gibi antidepresanlar da kullanılabilir.
Grup terapileri ve sosyal beceri eğitimleri, bireylerin sosyal etkileşimlerini geliştirmelerine katkı sağlar. Grup terapileri, bireyin sosyal ortamlarda kendini daha güvende hissetmesine ve sosyal anksiyeteyi azaltmasına yardımcı olabilir. Mindfulness uygulamaları, bireyin stres düzeyini düşürerek, hem DEHB hem de sosyal anksiyete belirtilerini hafifletebilir.
Sosyal Anksiyete DEHB ile İlişkili midir?
Sosyal anksiyete, DEHB ile yakından ilişkilidir ve iki durum sıklıkla birbirini besleyebilir. DEHB’li bireylerde sosyal anksiyete yaşama olasılığı genel nüfusa oranla daha yüksektir. Bunun temel nedenlerinden biri, DEHB’nin sosyal beceriler üzerindeki doğrudan etkileridir. Dikkat eksikliği, dürtüsellik ve hiperaktivite, bireyin sosyal ipuçlarını kaçırmasına, empati kurmakta zorlanmasına ve sosyal etkileşimlerde hatalar yapmasına neden olabilir. Örneğin, dürtüsel davranışlar nedeniyle söz kesme, konudan sapma ya da uygunsuz zamanlarda espri yapma gibi durumlar sosyal reddedilmeye yol açabilir. Zaman içinde bu tür deneyimler, bireyin sosyal ortamlarda yetersizlik hissini artırır ve bu da sosyal anksiyete gelişimine zemin hazırlar. Çocukluk döneminde bu tür sosyal beceri eksiklikleri, akran zorbalığı veya dışlanma gibi olumsuz deneyimlerle pekişebilir. Ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde ise bu deneyimler, bireyin sosyal anksiyete bozukluğu geliştirme riskini artırabilir.
DEHB’li bireyler için sosyal anksiyete, akademik veya iş ortamlarında performans kaygısı olarak da kendini gösterebilir. Toplum önünde konuşma yaparken ya da yeni insanlarla tanışırken yoğun kaygı yaşanabilir. Bu nedenle, DEHB ve sosyal anksiyete bozukluğu birbirinden ayrı ele alınmamalı, her iki durumu kapsayan bütüncül bir tedavi yaklaşımı benimsenmelidir.
DEHB’li Biri Sosyal Anksiyete Yaşayabilir mi?
DEHB’li bireyler sosyal anksiyete yaşayabilir ve bu durum oldukça yaygındır. DEHB’de sosyal anksiyete belirtileri, bireyin sosyal ilişkilerde kendini güvende hissetmesini zorlaştırabilir. Özellikle dürtüsellik ve dikkat eksikliği, sosyal kaygıyı artırabilir. Bu nedenle, DEHB ve sosyal anksiyete bozukluğu birlikte ele alınmalı ve tedavi süreci kişiye özgü planlanmalıdır. Kapsamlı bir değerlendirme ve bireysel terapi planı, bireyin hem DEHB hem de sosyal kaygı belirtileriyle başa çıkmasına yardımcı olabilir.

Uzman Psikolog Gülnur Çelik, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) alanında uzmanlaşmış bir psikologdur. 2017 yılında Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, klinik psikoloji alanındaki eğitimine İbn Haldun Üniversitesi’nde devam ederek 2021 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır. Mesleki kariyeri boyunca bilimsel temellere dayalı terapi yaklaşımlarını benimseyen Gülnur Çelik, Bilişsel Davranışçı Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Çocuklarda Bilişsel Davranışçı Terapi ve Çocuk Merkezli Oyun Terapisi gibi alanlarda aldığı eğitimlerle uzmanlığını pekiştirmiştir.
Kadınlar ve çocuklarda DEHB üzerine kapsamlı çalışmalar yürüten Gülnur Çelik, bu alandaki birikimini “Kadınlarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” ve “Çocuklarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” adlı kitaplarıyla geniş bir kitleye ulaştırmıştır. DEHB’li bireylerin ihtiyaçlarını gözeterek özelleştirilmiş müdahale programları sunan uzman psikolog, yetişkinlere yönelik online ve yüzyüze danışmanlık hizmetleri vermektedir.