DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) ve anksiyete, bazı belirtileri ortak olsa da farklı temellere dayanan iki ayrı ruhsal bozukluktur. DEHB, bireyin dikkatini toplamada güçlük çekmesi, dürtüsel davranışlar sergilemesi ve zaman yönetiminde zorlanmasıyla öne çıkar. Anksiyete ise geleceğe dair yoğun kaygılar, huzursuzluk ve kontrol edilemeyen endişelerle kendini gösterir.
DEHB’li bireylerde yaşanan dikkat eksikliği, görevleri tamamlamada güçlük, unutkanlık ve organizasyon sorunları, zamanla başarısızlık algısını pekiştirerek kaygıya yol açabilir. Bu durum bireyin kendine olan güvenini zedeler ve anksiyete belirtilerini tetikleyebilir. DEHB doğrudan anksiyete yaratmasa da, sürekli yaşanan stres ve baskı, bireyin kaygı düzeyini artırabilir. Anksiyete ise bireyin hata yapma korkusuyla sürekli tetikte kalmasına neden olur. Bu iki durumun birbirini beslemesi, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
DEHB ve Anksiyete Farkı Nedir?
DEHB ve anksiyete, bazen benzer belirtilerle kendini gösterse de, temelde farklı ruhsal durumlardır. DEHB, genellikle çocuklukta başlayan ve yetişkinlikte de devam edebilen, dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik ile tanımlanan bir nörogelişimsel bozukluktur. Anksiyete ise bireyin günlük yaşamını etkileyen, sürekli bir endişe, gerginlik ve korku hali ile karakterize edilen bir kaygı bozukluğudur.
DEHB ve anksiyete farkı, belirtilerin kaynağı ve odaklandığı alanlarda kendini gösterir. DEHB’li bireylerde dikkat eksikliği ve organize olma zorluğu gibi belirtiler ön plandayken, anksiyetesi olan bireylerde bu belirtiler yoğun kaygıdan kaynaklanabilir. Örneğin, DEHB olan birey bir görevi başlatmada veya sürdürmede zorlanırken, anksiyete bozukluğu olan birey görevle ilgili başarısız olma korkusuyla görevden kaçınabilir.
DEHB kaynaklı dikkat eksikliği, bireyin çevresel uyarıcılara karşı duyarlılığını artırarak görevlerini tamamlamasını zorlaştırabilir. Anksiyete ise bireyin zihninde sürekli “ya başarısız olursam” gibi düşüncelerle kendini gösterir. Bu nedenle, DEHB ve anksiyete belirtileri bazen örtüşebilir, ancak temel farklılık, birinin daha çok dikkat ve dürtü kontrolüyle, diğerinin ise duygusal ve bilişsel süreçlerle ilgili kaygılarla ilişkili olmasıdır. DEHB ve kaygı bozukluğu arasındaki bu farkların anlaşılması, doğru tanı ve etkili tedavi süreci için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, her iki durumun semptomları dikkatlice değerlendirilmelidir.
DEHB Anksiyete Yapar mı?
DEHB, bireylerde anksiyeteye neden olabilir ve bu durum sıkça gözlemlenir. DEHB olan bireyler, günlük yaşamda dikkatlerini toplamakta ve görevlerini yerine getirmekte zorluk çekebilirler. Bu zorluklar, bireyde yetersizlik hissi yaratarak kaygıyı tetikleyebilir. Özellikle akademik, mesleki veya sosyal ortamlarda başarısız olma korkusu, DEHB’de anksiyete belirtilerini artırabilir.
Tanı konmamış veya tedavi edilmemiş DEHB, bireylerin performansını olumsuz etkileyerek anksiyete bozukluğunun gelişmesine yol açabilir. Bu durum, bireyin çevresinden gelen beklentileri karşılamakta zorlanmasına ve kendi kapasitesini sorgulamasına neden olabilir. DEHB kaynaklı anksiyete, genellikle bireyin yoğun baskı altında hissetmesi ve başaramama korkusuyla ilişkili olarak ortaya çıkar.
DEHB’li bireylerde görülen anksiyete, sosyal etkileşimlerde, iş yerinde veya okulda belirginleşebilir. Örneğin, bir toplantı sırasında dikkatini sürdürememek, bireyin yetersiz hissetmesine ve bu durumun tekrarlanmasıyla kaygının artmasına sebep olabilir. Bu tür bir döngü, DEHB ve kaygı bozukluğu arasındaki ilişkiyi güçlendirir.
DEHB ve Anksiyete Arasındaki İlişki
DEHB ve anksiyete sıklıkla birlikte birlikte yaygın olarak gözlemlenen durumlardır. Bu eş zamanlı görülme durumu, tıpta “komorbidite” olarak adlandırılır. Anksiyete ve DEHB eş tanısı, bireyin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu durum, bireyin sosyal ilişkilerini, akademik başarısını ve mesleki performansını olumsuz yönde etkileyerek günlük işlevselliğini azaltabilir.
DEHB anksiyete belirtileri, bireyin görevleri tamamlama konusunda yaşadığı zorluklar, unutkanlık, dikkat dağınıklığı ve zaman yönetiminde başarısızlık gibi sorunlarla birleşebilir. Bu durum, bireyin akademik ve iş hayatında kendine güvenini sarsarak kaygının artmasına neden olabilir. Özellikle birey, sürekli olarak hata yapmaktan veya beklentileri karşılayamamaktan endişe duyduğunda, anksiyete düzeyi yükselir.
DEHB ve anksiyete ilişkisinde, bireyin yaşadığı stres, günlük görevleri yerine getirmeyi zorlaştırabilir. Örneğin, DEHB olan bir birey bir projeyi tamamlamak için gereken adımları organize etmekte zorlanabilir. Bu eksiklik, yaklaşan teslim tarihleriyle birleştiğinde yoğun bir kaygı hissi yaratabilir. Aynı zamanda, anksiyete de DEHB belirtilerini şiddetlendirebilir ve bireyin dikkatini daha da dağıtarak bir kısır döngü yaratabilir.
DEHB ve Kaygı Belirtileri
DEHB ve kaygı belirtileri genellikle birbiriyle örtüşerek bireyin günlük yaşamını ve genel işlevselliğini olumsuz etkileyebilir. DEHB’de unutkanlık, düzensizlik, dikkat dağınıklığı, planlama eksiklikleri ve zaman yönetiminde zorlanma gibi belirtiler yaygındır. Bu semptomlar, bireyin sorumluluklarını yerine getirmesini zorlaştırır ve yaşam kalitesini düşürebilir. Anksiyete bozukluğu ise genellikle sürekli bir endişe hali, huzursuzluk, kas gerginliği, uyku problemleri ve kontrol kaybı korkusu gibi belirtilerle kendini gösterir. Anksiyete yaşayan bireyler, görevlerini tamamlarken aşırı derecede mükemmeliyetçi olabilir ve başarısız olma korkusuyla hareket edebilirler.
DEHB ve anksiyete belirtileri bazen iç içe geçebilir ve ayırt edilmesi zorlaşabilir. DEHB’li bireyler, genellikle görevleri başlatma veya sürdürme konusunda zorlanırken, anksiyetesi olan birey görevleri tamamlamak için aşırı çaba sarf edebilir ancak yine de tatmin edici bir sonuç elde edememe endişesi taşır. Bu durum, bireylerin hem DEHB hem de anksiyeteden muzdarip olduğu karmaşık bir tablo yaratabilir.
DEHB kaynaklı dikkat eksikliği, unutkanlık ve düzensizlik, anksiyeteye bağlı aşırı düşünme, zihinsel yorgunluk ve odaklanma problemleriyle benzerlik gösterebilir. Bireylerde yanlış bir şekilde yalnızca anksiyete tanısı konabilirken, altta yatan DEHB gözden kaçabilir. Bu nedenle, tanının doğru bir şekilde konması büyük önem taşır.
Yetişkinlerde DEHB ve Anksiyete
Yetişkinlerde DEHB ve anksiyete sıklıkla bir arada görülür ve bu durum bireyin yaşamının pek çok alanında zorluklara neden olabilir. İş hayatında, DEHB’li bireyler görevleri tamamlama, dikkatlerini sürdürebilme ve zamanı verimli kullanma konusunda güçlük çekebilir. Bu zorluklar, kaygı bozukluğu ile birleştiğinde bireyin iş performansını ve genel yaşam kalitesini daha da olumsuz etkileyebilir.
Sosyal ilişkilerde, DEHB’li yetişkinler unutkanlık, organizasyon güçlüğü ve dikkatsizlik gibi sebeplerle zorluklar yaşayabilir. Bu durum, sosyal ortamlarda yetersizlik hissine yol açarak bireyin anksiyetesini artırabilir. Kaygı, bireyin sürekli olarak başkalarının beklentilerini karşılayamama endişesi taşımasına neden olur ve bu da sosyal izolasyona yol açabilir.
DEHB kaygı bozukluğu ile birlikte görüldüğünde, birey günlük yaşamında her ayrıntıyı planlama ve düzenleme ihtiyacı hissedebilir. Bu planlama ihtiyacı, bireyin zihninde sürekli bir “kontrol altında tutma” çabası yaratır. Ancak DEHB’li bireyler için bu kadar detaylı bir düzen kurmak genellikle sürdürülemez ve bu durum, başarısızlık hissi ile kaygının artmasına neden olabilir.
Kadınlarda DEHB ve Anksiyete
Kadınlarda DEHB ve anksiyete, erkeklere kıyasla daha az fark edilebilir ve bu durum tanı konmasını geciktirebilir. Toplumsal beklentiler, kadınların semptomları istemsizce maskelemesine veya semptomlarla başa çıkmaya çalışmasına neden olabilir. Bu süreç, bireyin farkında farkında olmadan artan bir duygusal yük hissetmesine ve zamanla kaygının artmasına yol açabilir. Kadınlarda DEHB belirtileri sıklıkla duygusal dalgalanmalar, unutkanlık, odaklanma güçlükleri ve organizasyon problemleri şeklinde kendini gösterir. Semptomların maskelenmesi veya göz ardı edilmesi, altta yatan DEHB’nin fark edilmesini zorlaştırarak, uzun yıllar boyunca kaygı ve depresyon gibi ikincil sorunlarla baş edilmesine yol açabilir. Görevleri tamamlama, organizasyon ve odaklanma zorlukları, anksiyete belirtileriyle örtüşebilir ve bu nedenle yalnızca kaygı bozukluğu olarak değerlendirilme riski taşır.
Kadınlarda DEHB kaynaklı anksiyete, sosyal ilişkilerde, akademik hayatta ve iş ortamında kendini gösterebilir. Özellikle planlama, detaylara dikkat etme ve zaman yönetimi konusunda yaşanan güçlükler, bireyin “yetersizlik” hissine kapılmasına yol açarak kaygıyı daha da artırabilir. Bu nedenle, kadınlarda DEHB ve anksiyetenin birlikte değerlendirilmesi ve tedavi planlarının buna göre şekillendirilmesi büyük önem taşır.
Erkeklerde DEHB ve Anksiyete
Erkeklerde DEHB ve anksiyete, genellikle hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri ile daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Bu durum, okul yıllarından itibaren fark edilebilir ve iş hayatında da devam edebilir. Erkeklerde DEHB’nin neden olduğu dikkat eksikliği ve dürtü kontrolü zorlukları, bireyin sosyal ortamlarda uyum sağlamasını zorlaştırarak sosyal anksiyete riskini artırabilir.
Erkeklerde DEHB’ye bağlı anksiyete, genellikle başarısızlık korkusu, sabırsızlık ve öfke gibi duygusal tepkilerle kendini gösterebilir. Özellikle akademik başarısızlık veya iş performansındaki dalgalanmalar, bireyin kaygı düzeylerini artırabilir. Erkeklerde DEHB ve anksiyete belirtilerinin erken fark edilmesi, bireyin yaşam kalitesini artırmak adına önemli bir adımdır. Tedavi sürecinde bilişsel davranışçı terapi ve ilaç tedavisi, dürtüselliği ve kaygıyı yönetmede etkili olabilir.

Çocuklarda DEHB ve Kaygı
Çocuklarda DEHB ve anksiyete, akademik başarıdan sosyal etkileşimlere kadar birçok alanda zorluklara neden olabilir. DEHB’li çocuklar genellikle dikkatlerini toplamakta, görevlerini organize etmekte ve talimatları takip etmekte güçlük çekerler. Bu zorluklar, çocukların okul performansını doğrudan etkileyerek başarısızlık korkusunu tetikleyebilir. Anksiyete ise bu süreçte devreye girerek çocuğun kendine olan güvenini sarsabilir ve yeni görevlerden kaçınmasına yol açabilir.
Anksiyete ve dikkat eksikliği olan çocuklar, ödevlerini yapmaktan veya sınıf içinde söz almaktan çekinebilir. Bu durum, çocuğun sosyal becerilerini geliştirmesini de zorlaştırabilir. Sosyal ortamlarda kaygı yaşayan çocuklar, akran ilişkilerinde zorlanabilir ve grup çalışmalarından kaçınabilir. Bu döngü, çocuğun kendini izole etmesine ve daha fazla kaygı geliştirmesine neden olabilir.
DEHB ve Kaygı Tedavisi
DEHB ve kaygı tedavisi, bireyin yaşadığı belirtilerin türüne ve şiddetine göre kişiye özel olarak planlanır. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan bireylerde kaygı sıklıkla eş zamanlı olarak görülür ve bu durum tedavi sürecini daha karmaşık hale getirebilir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), DEHB ve anksiyete tedavisinde etkili bir yaklaşımdır. BDT, bireyin olumsuz düşünce kalıplarını fark etmesine ve bu düşüncelerle başa çıkmasına yardımcı olur. Aynı zamanda DEHB’li bireylerin zaman yönetimi, organizasyon ve dürtü kontrolü gibi konularda beceri geliştirmelerine olanak tanır. Bu süreçte, bireyin kaygı seviyelerinin azaltılması ve stresle baş etme mekanizmalarının güçlendirilmesi hedeflenir.
DEHB ilaçları, bireyin dikkat eksikliği ve hiperaktivite semptomlarını hafifletebilir ve dolaylı olarak kaygıyı azaltabilir. Ancak, bazı bireylerde DEHB ilaçları kaygıyı artırabilir. Özellikle stimülan ilaçlar, anksiyete düzeylerini yükseltebilir ve huzursuzluk yaratabilir. Bu nedenle, tedavi süreci bireyselleştirilerek yürütülmeli ve bireyin ihtiyaçlarına uygun bir ilaç ve terapi kombinasyonu belirlenmelidir.
Tedavi planı genellikle birden fazla yaklaşımı içerir. İlaç tedavisi, psikoterapi, yaşam tarzı değişiklikleri ve gerektiğinde gevşeme teknikleri gibi yöntemler, DEHB ve anksiyete yönetiminde birlikte kullanılır. Ayrıca, bireyin çevresindeki aile üyeleri, öğretmenler ve iş arkadaşlarının da bu sürece dahil edilmesi, bireyin sosyal destek sistemlerini güçlendirerek tedavi sürecini olumlu yönde etkileyebilir.
Yetişkinlerde DEHB ve Anksiyete Nasıl Tedavi Edilir?
Yetişkinlerde DEHB ve anksiyete tedavisi, bireyin semptomlarının şiddetine ve yaşam kalitesine etkisine göre kişiye özel olarak planlanır. Tedavi genellikle ilaç tedavisi ve psikoterapinin bir arada kullanılmasıyla gerçekleştirilir. DEHB tedavisinde stimülan ilaçlar (metilfenidat, amfetamin türevleri) dikkat ve odaklanmayı artırmaya yardımcı olurken, anksiyete için antidepresanlar (SSRI, SNRI gibi) kaygı düzeylerini azaltabilir.
Bu ilaçlar, bireyin günlük yaşamında işlevselliğini artırmayı ve kaygı belirtilerini hafifletmeyi amaçlar. Ancak, bazı durumlarda DEHB ilaçları anksiyete belirtilerini artırabileceğinden, tedavi süreci dikkatle izlenmelidir. Psikiyatrist, ilacın birey üzerindeki etkilerine göre dozajı ayarlayabilir veya farklı bir ilaç kombinasyonunu deneyebilir.
Psikoterapi, DEHB ve anksiyetenin tedavisinde kritik bir rol oynar. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireyin olumsuz düşünce kalıplarını tanımasına ve değiştirmesine yardımcı olur. Aynı zamanda zaman yönetimi, organizasyon becerileri ve stresle başa çıkma teknikleri geliştirilerek DEHB belirtilerinin yönetilmesine katkı sağlar.
Destekleyici terapiler, mindfulness (bilinçli farkındalık) teknikleri ve gevşeme egzersizleri de bireyin kaygı düzeylerini azaltmada etkili olabilir. Yetişkinlerde DEHB ve anksiyete tedavisi, multidisipliner bir yaklaşımla yürütülerek, bireyin hem bilişsel hem de duygusal ihtiyaçlarına yönelik kapsamlı bir destek sunar.
Çocuklarda DEHB ve Anksiyete Nasıl Tedavi Edilir?
Çocuklarda DEHB ve anksiyete tedavisi, çocuğun yaşına, semptomlarının şiddetine ve sosyal çevresine göre uyarlanır. Tedavi süreci, oyun terapisi, bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve ebeveyn eğitimi gibi çok yönlü yaklaşımları içerir.
Oyun terapisi, çocuğun duygularını ifade etmesini kolaylaştırırken, kaygı düzeylerinin azalmasına yardımcı olur. BDT, çocuğun olumsuz düşüncelerini fark etmesine ve kaygı ile baş etme becerileri geliştirmesine destek sağlar. Bu süreçte, çocuğun DEHB belirtilerini yönetmek için dikkatini sürdürebilme ve dürtü kontrolü gibi beceriler kazandırılabilir.
Ebeveyn eğitimi, çocuğun tedavi sürecinde önemli bir rol oynar. Ebeveynler, DEHB ve anksiyete belirtilerini daha iyi anlamak ve çocuğa uygun şekilde destek olmak için eğitim alabilir. Aile içindeki tutarlı yapı, rutinler ve pozitif geri bildirimler, çocuğun kaygı ve dikkat eksikliği ile daha iyi başa çıkmasına yardımcı olur.
Tanı konmamış DEHB, çocuğun yaşadığı kaygının altında yatan nedenlerden biri olabilir. Bu nedenle, erken müdahale ve doğru tanı konması, çocuğun hem akademik hem de sosyal yaşamında daha sağlıklı bir gelişim göstermesini sağlar. Çocuklarda DEHB ve anksiyete tedavisi, bireysel ihtiyaçlara uygun bir şekilde yapılandırılarak, çocuğun kendine güvenini artırmayı ve potansiyelini en iyi şekilde kullanmasını hedefler.
DEHB, Kaygı ile Karıştırılabilir mi?
DEHB ve anksiyete bozuklukları, bazı belirtileriyle birbirine benzeyebilir ve bu durum tanı sürecinde zorluklara yol açabilir. Anksiyete yaşayan bireyler, yoğun bir şekilde endişe duyduklarında odaklanmakta zorlanabilir ve bu durum yüzeysel olarak DEHB’ye benzer görünebilir. Ancak, anksiyeteye bağlı dikkat dağınıklığı genellikle belirli stresli durumlarda ortaya çıkar ve birey kaygı kaynağı ortadan kalktığında odaklanma becerilerini yeniden kazanabilir.
DEHB’de ise dikkat eksikliği kroniktir ve bireyin tüm yaşam alanlarını etkileyebilir. DEHB belirtileri, bireyin kendini motive edemediği, organize olamadığı veya dürtülerini kontrol edemediği birçok farklı durumda belirginleşir. Bu nedenle, DEHB ve anksiyete arasındaki temel fark, belirtilerin süregiden yapısı ve tetikleyici faktörlerdir. Doğru tanı konması için detaylı bir değerlendirme ve gözlem süreci önemlidir.
Anksiyete DEHB’nin Bir Parçası mıdır?
Anksiyete ve DEHB, farklı psikolojik bozukluklar olmasına rağmen sıklıkla birlikte görülür. Bu duruma komorbidite denir. DEHB’li bireyler, zaman yönetimi, organizasyon ve görev tamamlama gibi konularda yaşadıkları zorluklar nedeniyle kaygı geliştirebilirler. Özellikle tanı konmamış veya tedavi edilmemiş DEHB, bireyin sürekli başarısızlık veya yetersizlik hissi yaşamasına yol açarak anksiyeteyi tetikleyebilir.
Bununla birlikte, bazı bireylerde anksiyete, DEHB belirtilerini daha belirgin hale getirebilir. Örneğin, kaygı düzeyi yüksek olan bir birey, görevlerini erteleme veya başlamakta zorlanma gibi DEHB belirtilerini daha sık yaşayabilir. Bu durum, her iki bozukluğun tedavisini daha karmaşık hale getirebilir.
Tedavi Edilmeyen DEHB, Kaygıya Neden Olabilir mi?
Tedavi edilmeyen DEHB, bireyin yaşamında sürekli bir başarısızlık hissi, yetersizlik algısı ve kronik stres yaratabilir. Bu durum zamanla kaygı bozukluklarının gelişmesine neden olabilir. Özellikle akademik, mesleki veya sosyal alanlarda yaşanan zorluklar, bireyin kaygı düzeyini artırarak anksiyete bozukluğunu tetikleyebilir. Tedavi edilmeyen DEHB, bireyin işlevselliğini olumsuz etkilediğinden, kaygının yanı sıra depresyon, yeme bozuklukları gibi ikincil ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir.
DEHB İlaçları Kaygıya Yardımcı Olur mu?
DEHB ilaçları, bireyin dikkatini artırarak ve dürtüselliği azaltarak genel işlevselliği iyileştirebilir. Bu iyileşme, bireyin yaşamında daha fazla başarı ve kontrol duygusu yaratabilir, bu da kaygının azalmasına yardımcı olabilir. Ancak, bazı stimülan ilaçlar, özellikle yüksek dozlarda, kaygıyı artırabilir. Bu nedenle, tedavi sürecinde ilacın birey üzerindeki etkileri dikkatle izlenmeli ve gerektiğinde ilaç türü veya dozajı ayarlanmalıdır. Kaygı düzeyi yüksek olan bireyler için stimülan olmayan DEHB ilaçları veya ek olarak anksiyete tedavisine yönelik antidepresanlar tercih edilebilir.
Kaynakça
- Baydur, Ü. G. A., Onat, M., Göker, Z., Dinç, G. Ş., Çöp, E., & Üneri, Ö. Ş. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda 6 Aylık Bir Kesitin Tedavi Seçenekleri: Geriye Dönük Bir Çalışma. Türk Tıp Dergisi, 9(2), 64-74.
- Bucherbeam, T. R., Lovett, B. J., & Harrison, A. G. (2024). ADHD and Anxiety Symptoms: Does Construct or Assessment Type Matter More?. Journal of Attention Disorders, 28(7), 1152-1157.
- D’Agati, E., Curatolo, P., & Mazzone, L. (2019). Comorbidity between ADHD and anxiety disorders across the lifespan. International Journal of Psychiatry in Clinical Practice, 23(4), 238-244.
- Ekinci, S., Öncü, B., & Canat, S. (2011). Erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu: Eş tanı ve işlevsellik. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 12(3), 185-191.
- Gair, S. L., Brown, H. R., Kang, S., Grabell, A. S., & Harvey, E. A. (2021). Early development of comorbidity between symptoms of ADHD and anxiety. Research on child and adolescent psychopathology, 49(3), 311-323.
- Kılıç, Ö., & Boylu, M. E. (2021). Depresyonda erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile durumluk ve sürekli anksiyetenin ilişkisi.
- Koyuncu, A., Ayan, T., İnce Guliyev, E., Erbilgin, S., & Deveci, E. (2022). ADHD and anxiety disorder comorbidity in children and adults: Diagnostic and therapeutic challenges. Current Psychiatry Reports, 24(2), 129-140.
- Krone, B., & Newcorn, J. H. (2015). Comorbidity of ADHD and anxiety disorders. Attention-deficit hyperactivity disorder in adults and children, 98.
- Pliszka, S. R. (2019). ADHD and anxiety: clinical implications. Journal of Attention Disorders, 23(3), 203-205.
- Reimherr, F. W., Marchant, B. K., Gift, T. E., & Steans, T. A. (2017). ADHD and anxiety: clinical significance and treatment implications. Current Psychiatry Reports, 19, 1-10.
- Schatz, D. B., & Rostain, A. L. (2006). ADHD with comorbid anxiety: a review of the current literature. Journal of Attention disorders, 10(2), 141-149.
- Tannock, R. (2009). ADHD with anxiety disorders.

Uzman Psikolog Gülnur Çelik, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) alanında uzmanlaşmış bir psikologdur. 2017 yılında Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, klinik psikoloji alanındaki eğitimine İbn Haldun Üniversitesi’nde devam ederek 2021 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır. Mesleki kariyeri boyunca bilimsel temellere dayalı terapi yaklaşımlarını benimseyen Gülnur Çelik, Bilişsel Davranışçı Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Çocuklarda Bilişsel Davranışçı Terapi ve Çocuk Merkezli Oyun Terapisi gibi alanlarda aldığı eğitimlerle uzmanlığını pekiştirmiştir.
Kadınlar ve çocuklarda DEHB üzerine kapsamlı çalışmalar yürüten Gülnur Çelik, bu alandaki birikimini “Kadınlarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” ve “Çocuklarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” adlı kitaplarıyla geniş bir kitleye ulaştırmıştır. DEHB’li bireylerin ihtiyaçlarını gözeterek özelleştirilmiş müdahale programları sunan uzman psikolog, yetişkinlere yönelik online ve yüzyüze danışmanlık hizmetleri vermektedir.