Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), dikkati sürdürme, planlama yapma, organizasyon becerilerini yönetme ve duyguları düzenleme konularında zorlanmalara yol açan bir nörogelişimsel durumdur. Kadınlarda ise adet döngüsüyle beraber seyreden hormonal dalgalanmalar, DEHB semptomlarını bazı dönemlerde daha belirgin kılabilir. Özellikle adet döngüsünün luteal fazında yani regl öncesi son 7-10 günlük süreçte östrojen seviyelerinin düşmesi ve progesteronun yükselmesi, pek çok kadında duygu durum değişimlerine, yorgunluğa ve dikkatsizlik hissine neden olabilir. DEHB’si olan kadınlar, bu normal hormon dalgalanmalarından daha fazla etkilenebilirler.
Adet döngüsünde, östrojenin görece daha yüksek olduğu dönemde (foliküler fazın ortaları) kişi zihinsel olarak daha berrak, odaklanmış ve enerji dolu hissedebilir. Fakat döngünün ilerleyen kısmında (özellikle adetten hemen önceki günlerde), östrojenin azalması ve progesteronun artmasıyla birlikte, DEHB belirtileri şiddetlenebilir. Bu durum, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık ve çabuk öfkelenme gibi semptomların daha yoğun hissedilmesine yol açabilir.
Günlük yaşamda bu değişimleri fark eden kadınlar, örneğin önemli işlerini veya sosyal organizasyonlarını daha verimli hissettikleri foliküler faza denk getirmeyi tercih edebilir. Aynı şekilde, regl öncesi ve regl döneminde iş yükünü azaltmak veya daha fazla dinlenme zamanları planlamak faydalı olabilir. Bu yaklaşım, hem DEHB’nin getirdiği zorlukları hem de hormon değişimlerinin yol açtığı dalgalanmaları dengelemeye katkı sağlayabilir. Önemli olan, adet döngüsünü tanımak ve bu döngü boyunca hissedilen farklılıkları takip etmektir. Böylece, hem ilaç tedavisi hem de kişisel stratejiler daha sağlıklı şekilde belirlenebilir ve kişinin yaşam kalitesi artabilir.
DEHB, Adet Öncesi Sendromu Belirtilerini Nasıl Etkiler?
Adet Öncesi Sendromu (PMS) veya daha şiddetli formu olan Premenstrüel Disforik Bozukluk (PMDD), regl öncesinde bazı psikolojik ve fiziksel belirtilerin ortaya çıkmasıyla karakterizedir. DEHB’li kadınlarda, bu belirtilerin şiddeti ve sıklığı artabilir. Örneğin, adet öncesi dönemde bedensel şikayetler (baş ağrısı, şişkinlik, halsizlik gibi) ve duygusal dalgalanmalar (aşırı hassasiyet, kaygı, tahammülsüzlük) zaten yaşanabilir. DEHB’nin varlığında ise, bu duygusal dalgalanmalar daha keskin hale gelebilir; kişi hem dikkatini toplamakta hem de duygularını yönetmekte normalden fazla güçlük çekebilir.
PMS döneminde östrojen seviyesi düştüğünde, yürütücü işlevler ve odaklanma zaten zorlaşabilir. DEHB ile birleşince, unutkanlık, planları sürdürememe, iş yetiştirememe gibi şikayetler daha belirginleşebilir. Aynı şekilde dürtüselliğin artması, ani çıkışlar veya hızlı duygu değişimleriyle kendini gösterebilir. PMS dönemine özgü fiziksel rahatsızlıklar, DEHB’nin tetiklediği sinirlilik veya huzursuzlukla birleşince, gündelik işlere odaklanmak ya da sosyal ilişkileri yönetmek daha da zorlaşabilir.
Bu süreçte kişi, kendini “sürekli hata yapıyor ya da hiç ilerlemiyor” gibi hissedebilir. Aslında bu durum, adet döngüsünün doğal bir parçası olan hormonal değişimlerin DEHB semptomlarıyla çakışmasından kaynaklanır. Durumu daha iyi yönetebilmek için, kendini izlemek ve “Bu dönemlerde hangi belirtilerim artıyor?” diye not almak faydalı olur. Ayrıca uzman desteğiyle, regl öncesi dönemde ilaç dozu ayarlamaları veya ek rahatlatıcı aktiviteler planlamak, kişinin bu süreci daha hafif atlatmasına yardımcı olabilir.
Adet Döngüsü ile DEHB Arasındaki İlişki Nedir?
Adet döngüsü, hormon seviyelerinde düzenli dalgalanmaların yaşandığı yaklaşık 28 günlük bir süreçtir. Bu döngünün temel hormonları östrojen ve progesterondur. Döngünün foliküler fazında (özellikle ilk iki haftada) östrojen seviyesi yükselir, bu da enerji, ruh hali ve genel bilişsel işlevlerde pozitif etki yaratabilir. Özellikle DEHB’li kadınlar, östrojenin daha yüksek olduğu bu dönemde kendilerini biraz daha odaklanmış ve toparlanmış hissedebilirler. Ancak ovulasyon sonrasında (luteal faz) östrojen seviyesi düşmeye, progesteron seviyesi artmaya başlar. Bu hormon dengesizliği, DEHB semptomlarını daha da görünür hale getirebilir.
Örneğin, luteal fazda dikkat dağınıklığı, unutkanlık, aşırı yorgunluk veya duygu durumunda dalgalanmalar sıklıkla rapor edilir. DEHB’liler, bu değişimden özellikle etkilenebilir; çünkü zaten dikkat, planlama ve dürtü kontrolü gibi alanlarda zorluk yaşamaktadırlar. Hormonların ani dalgalanması, beyin kimyasındaki mevcut hassasiyeti tetikleyerek kişide daha belirgin semptomlara yol açabilir. Bazıları bu dönemde daha fazla içe çekilme, duygusal olarak hızlı değişim gösterme veya sorumluluklarını aksatma eğilimi hissedebilir.
Yine de bu ilişki her bireyde farklı yoğunlukta yaşanabilir. Kimi DEHB’li kadınlar adet döngüsündeki dalgalanmalara çok duyarlı olurken, kimileri daha hafif etkiler bildirir. Esas olan, kişinin kendi döngüsünü gözlemlemesi ve ne zaman daha fazla zorluk yaşadığını belirlemesidir. Bu sayede hem kişisel hem de profesyonel yaklaşımlarla destek planları yapılabilir, ilaç düzenlemeleri veya ek terapi seansları gibi çözümler devreye sokulabilir.
DEHB İlaçları Adet Döngüsünü Etkiler mi?
DEHB için kullanılan ilaçlar, genel olarak beynin dopamin ve norepinefrin seviyelerini düzenlemeyi hedefler. Bu ilaçlar, sinir hücreleri arasındaki iletişimi iyileştirerek dikkat süresini artırmak, dürtüselliği azaltmak ve planlama becerilerini kuvvetlendirmek üzere çalışır. Ancak adet döngüsünü direkt olarak kesintiye uğratmak veya döngüyü tamamen değiştirmek gibi bir etki mekanizmaları yoktur. Yani DEHB ilaçlarının, doğrudan regl süresini kısaltması, uzatması veya yumurtlama zamanını etkilemesi beklenmez.
Bununla birlikte, bazı kadınlar adet dönemlerinde veya hemen öncesinde ilaç etkisinde değişiklikler fark edebilir. Mesela, luteal fazda östrojen düştüğünde ve progesteron yükseldiğinde, beynin kimyası zaten daha “inişli çıkışlı” bir halde olabilir. Bu sırada normal dozda aldığınız DEHB ilaçları, olağan döneme kıyasla daha az etkiliymiş gibi hissettirebilir. Bunun tam tersi de yaşanabilir: Bazı kadınlarda, ilaçlarının etkisini daha yoğun hissedebilir. Bu durum tamamen bireylerin hormon duyarlılığıyla ilgilidir.
Öte yandan, DEHB ilaçlarının yan etkileriyle adet dönemindeki doğal semptomlar bir araya geldiğinde, kişi kendini daha huzursuz veya yorgun hissedebilir. Örneğin, hormonal nedenlerle zaten gergin veya uykusuz hissedilen bir günde, ilaçların uyarıcı yan etkileri kişinin tahammül seviyesini düşürebilir. Burada önemli olan, deneyimlerinizi takip etmeniz ve gerektiğinde psikiyatristinizle görüşerek doz veya kullanım zamanını adet döngünüze göre düzenlemektir.
DEHB İlaçları Adet Kramplarına ve Ağrılarına Yol Açar mı?
DEHB ilaçlarının doğrudan adet kramplarını ve ağrılarını tetiklediğine dair güçlü bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Ağrı ve kramplar, adet döneminde rahmin kasılmasından ve hormon seviyelerindeki doğal değişikliklerden kaynaklanır. Bu yüzden, krampların ortaya çıkış mekanizması çoğunlukla prostaglandin adı verilen kimyasalların artmasıyla ilişkilidir. DEHB ilaçları ise beyin kimyası üzerinde etki gösterir; dikkat, dürtü kontrolü ve bilişsel işlevlerle bağlantılı nörotransmiterleri düzenler.
Ancak bazı kişiler, regl döneminde kendilerini zaten daha hassas, yorgun ve huzursuz hissettikleri için, ilaçların yan etkilerini bu dönemde daha yoğun algılayabilir. Örneğin, uyarıcı ilaçlar kalp atış hızını arttırabilir ya da hafif düzeyde tansiyonu yükseltebilir. Vücut, adet sancısıyla uğraşırken bu etkiler kişiyi daha rahatsız ediyormuş gibi hissettirebilir. Aynı şekilde, adet dönemiyle ortaya çıkan şişkinlik veya genel bedensel rahatsızlık hali, DEHB ilaçlarının olağan dönemdekine göre daha “rahatsızlık verici” algılanmasına neden olabilir.
Kısacası, DEHB ilaçları doğrudan kramp ya da ağrıyı oluşturmaz, fakat adet dönemindeki bedensel ve ruhsal hassasiyet, kişide yan etkileri daha şiddetliymiş gibi gösterebilir. Ağrılar çok şiddetliyse veya olağandan farklı bir tablo söz konusuysa, mutlaka bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına danışmakta fayda vardır. İlaç kullanım zamanları, doz ayarı ve ağrı kesicilerle ilgili düzenlemelerle bu dönemi daha konforlu geçirmek mümkündür.

DEHB İlaçları, Adet Düzensizliklerine Yol Açar mı?
Genel bilgiler ve klinik gözlemler, DEHB ilaçlarının adet düzensizliklerine doğrudan neden olmadığını gösterir. Adet düzensizlikleri genellikle hormonal sorunlar, stres, kilo değişimleri veya polikistik over sendromu gibi jinekolojik durumlarla ilişkili olabilir. DEHB ilaçları ise beyin kimyasını düzenlemek ve dikkat, dürtüsellik gibi belirtileri kontrol altına almak için tasarlanmıştır. Dolayısıyla, birincil etki alanları hormonal denge veya yumurtlama mekanizmaları değildir.
Bununla birlikte, kişiden kişiye farklılık gösteren yan etkiler vardır. Örneğin, bazı insanlar iştah kaybı yaşayabilir ve kilo kaybedebilir. Aşırı kilo kaybı, vücudun hormonal dengesini dolaylı yoldan etkileyerek adet döngüsünde sapmalara neden olabilir. Fakat bu durum, doğrudan ilacın hormonları bozması şeklinde değil; kilo ve vücut yağ oranındaki ciddi değişimin adet düzenine yansıması olarak açıklanabilir. Böyle bir durumda, uzmanla konuşarak beslenme düzeninizi yeniden gözden geçirmek, gerekirse ilaç dozunu ayarlamak ve ek destek almak önemlidir.
Ayrıca stres seviyesindeki artış da döngüde gecikmelere veya erken kanamalara yol açabilir. DEHB ilaçları kullanırken stresin artması olasıysa, meditasyon, düzenli egzersiz veya terapi gibi yöntemlerle ruh sağlığınızı desteklemek gerekir. Eğer adet döngünüzde belirgin bir düzensizlik fark ediyorsanız, mutlaka bir jinekologdan randevu alarak altta yatan başka bir sağlık sorunu olup olmadığına baktırmalısınız.
DEHB İlaçları Adetimin Durmasına Neden Olabilir mi?
Mevcut tıbbi literatürde, DEHB ilaçlarının tamamen adet durmasına (amenore) yol açtığına dair net bir bulgu yoktur. Adet döngüsünün durması, genellikle ciddi hormonal bozukluklar veya aşırı kilo kaybı, yoğun egzersiz, stres ve başka sağlık sorunlarıyla bağlantılıdır. DEHB ilaçları, beyindeki uyarıcı nörotransmiterleri düzenleyerek çalışır ve doğrudan yumurtlama veya rahimle ilgili işleyişi etkilemez.
Ancak, nadiren de olsa bazı bireyler ilaç yan etkisi olarak iştah azalması yaşayabilir. Uzun dönemde sağlıksız kilo kaybı ya da yetersiz beslenme, kadınlarda regl kesintilerine sebep olabilir. Burada esas faktör, ilacın kendisinden ziyade ortaya çıkan beslenme yetersizliği ya da metabolik dengesizliktir. Ayrıca aşırı stres, yoğun yaşam temposu ve yetersiz uyku gibi faktörler de hem DEHB semptomlarını artırabilir hem de adet döngüsünü aksatabilir.
Eğer DEHB ilacı kullanmaya başladıktan sonra regl döneminiz tamamen kesildiyse, altta yatan başka bir etken bulunup bulunmadığını anlamak için bir doktorla görüşmek önemlidir. Hormon testleri, jinekolojik muayene ve beslenme alışkanlıklarının değerlendirilmesiyle gerçek neden tespit edilebilir. DEHB tedavisi sırasında böyle bir sorun yaşanıyorsa, ilacın dozu veya türü gözden geçirilebilir ya da ek destekler (diyet düzenlemesi, stres yönetimi vb.) devreye sokulabilir. Unutmayın ki her bünyenin ilaca verdiği tepki farklıdır; bu yüzden kişiye özgü bir yaklaşım şarttır.
DEHB, Hormon Dengesini Nasıl Etkiler?
DEHB esasen beyin temelli bir durumdur ve hormonlardan ziyade dopamin, norepinefrin gibi nörotransmiterlerin dengesizliğiyle ilişkilendirilir. Yani DEHB’nin direkt olarak östrojen veya progesteron gibi cinsiyet hormonlarının üretimini yönettiğini söylemek mümkün değildir. Ancak DEHB, kişinin günlük hayattaki stresle başa çıkma yöntemlerini, uyku kalitesini, beslenme düzenini ve genel sağlık davranışlarını etkileyebilir. Bu yaşam tarzı faktörleri de dolaylı olarak hormon dengesini etkileyebilir.
Örneğin, DEHB’li bireylerde uyku problemleri daha yaygın görülebilir. Kalitesiz uyku veya gece geç saatlere kadar uyanık kalmak, vücuttaki kortizol gibi stres hormonlarının yükselmesine neden olur. Sürekli yüksek kortizol de cinsiyet hormonlarının üretimini olumsuz etkileyebilir. Diğer yandan, dürtüsellik veya planlama eksikliği, sağlıklı bir beslenme düzeni kurmayı zorlaştırabilir. Aşırı kafein tüketimi, öğün atlama veya dengesiz beslenme hormon salınımını dolaylı yoldan değiştirebilir.
Ayrıca DEHB semptomları, kadının kendini gözlemlemesini ve vücudundaki küçük değişiklikleri fark etmesini de engelleyebilir. Hormonal dalgalanmaların yol açtığı küçük belirtiler, DEHB’nin yarattığı dikkat dağınıklığı yüzünden daha geç veya eksik tespit edilebilir. DEHB hormonların doğrudan üretimini değiştirmekten ziyade, kişinin yaşam alışkanlıklarını etkileyerek dolaylı bir hormon dengesizliği riskini yükseltebilir. Bu nedenle, düzenli egzersiz, yeterli uyku, dengeli beslenme ve stres yönetimi teknikleri uygulamak, hormon dengesini korumada önemli rol oynar.
Östrojen, DEHB’i Etkiler mi?
Östrojen, kadınlarda beyin fonksiyonları da dahil olmak üzere pek çok sistemi etkileyen kritik bir hormondur. Özellikle dikkat, hafıza ve duygu düzenleme konularında beyin kimyasını destekler. Dolayısıyla östrojenin yüksek olduğu dönemlerde kişi kendini daha enerjik ve odaklanmış hissedebilir. DEHB’li kadınlarda ise bu etki, zaman zaman belirginleşir: Foliküler fazda (adet kanamasının bitmesinden ovulasyona kadar olan süreçte) östrojen seviyesi yükselir ve beynin dopamin gibi nörotransmitter sistemlerine olumlu etki yapar. Bu da DEHB semptomlarının bir miktar hafiflemesine katkı sağlayabilir.
Ancak döngünün ikinci yarısında (luteal faz), östrojen düzeyi düştüğünde DEHB belirtileri daha bariz hale gelebilir. Kişi, aniden daha fazla dalgınlık, motivasyon eksikliği veya duygusal dalgalanma yaşayabilir. Östrojenin düşük olduğu dönem, beyni stresli ve duygu değişimlerine açık bir ortama sürükleyebilir. Bu da DEHB’nin zaten zayıf olan dikkat ve yürütücü işlevlerini daha da hassas hale getirir.
Östrojen, doğrudan “DEHB’yi tamamen yok eder” gibi bir durum söz konusu değildir ama dalgalanması ile DEHB belirtilerini yatıştırıp şiddetlendirebilir. Bu nedenle, adet döngüsü takibi yapmak ve hangi dönemde daha iyi veya daha zorlanmış hissedildiğini anlamak, tedavi planı için oldukça değerli ipuçları sunar. Özellikle luteal fazda gelen belirtileri yönetmek için psikiyatrik destek veya gerekirse ilaç dozu ayarlaması düşünülebilir.
DEHB, Östrojen Seviyelerini Etkiler mi?
DEHB, doğrudan östrojen seviyelerini düzenleyen ya da değiştiren bir mekanizmaya sahip değildir. Östrojen üretimi ve salınımı, büyük oranda yumurtalıklardaki folikül gelişimi, hipofiz bezi ve hipotalamusun birlikte çalışmasıyla kontrol edilir. DEHB ise beyin kimyasında dopamin ve norepinefrin gibi nörotransmiterlerin işleyişindeki farklılıkları ifade eder. Bu iki süreç birbirinden bağımsız olsa da, stres, uyku düzeni, beslenme alışkanlıkları gibi faktörler yoluyla dolaylı etkileşimler yaşanabilir.
Örneğin, DEHB’li bazı kişilerde daha yüksek stres seviyeleri, yetersiz uyku ve dengesiz beslenme görülebilir. Yoğun stres hormon dengelerini bozabileceği gibi, vücudun genel enerji dengesini de etkiler. Bu durumun uzun vadede üreme hormonları üzerinde dolaylı etkileri olabilir. Ancak bu etki, DEHB’nin östrojen seviyelerini doğrudan “kontrol etmesi” anlamına gelmez; yaşam tarzı ve ruh hali faktörlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan daha karmaşık bir süreçtir.
Ayrıca, DEHB’de gözlenen ani dürtüsel davranışlar (örneğin aşırı kafein tüketimi ya da düzensiz beslenme) vücudun hormon üretimini az da olsa etkileyebilir. Fakat bu, östrojenin kaynağı ve düzenleyicisi olan yumurtalıklar üzerinde doğrudan bir etkiye dönüşmez. Sonuç olarak, DEHB semptomlarını yönetmek ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını sürdürmek, hormonal dengeyi korumak için önemlidir. Yine de net olarak söyleyebiliriz ki, DEHB östrojen seviyelerini kendi başına “artıran veya azaltan” bir unsur değildir.
Progesteron, DEHB’yi Etkiler mi?
Progesteron, adet döngüsünün ikinci yarısında (luteal faz) yükselen önemli bir cinsiyet hormonudur. Östrojenin aksine, progesteronun beyin fonksiyonları üzerindeki etkisi biraz daha karmaşıktır. Bazı kadınlar, progesteron artışı sırasında daha durgun veya uykulu hissedebilirken, bazılarında sinirlilik ve huzursuzluk gözlenebilir. DEHB’li kişilerde ise, progesteronun yükselmesiyle beraber dikkat dağınıklığı, motivasyon eksikliği ve duygusal dalgalanmalar daha belirgin hale gelebilir.
Progesteron, anksiyete ve duygu düzenleme süreçlerini etkileyebilir. DEHB’si olan kadınlar zaten duygusal tepkilerini kontrol etmekte ve anlık dürtülerini bastırmakta zorlanabilir. Bu zorluk, yüksek progesteronun getirdiği olası gerginlik veya içe kapanmayla birleştiğinde, kişinin günlük işlerini sürdürmesi daha da karmaşık hale gelebilir. Bazıları, luteal fazda kendilerini daha fazla hataya açık, plansız veya dalgın bulabilir.
Yine de progesteronun etkisi herkeste aynı değildir. Kimileri bu hormonun yükseldiği dönemde sakinleştiğini veya daha rahat bir uykuya kavuştuğunu da dile getirebilir. DEHB semptomlarının progesteronla etkileşimi, bireysel farklılıklar ve genel sağlık koşullarıyla iç içe geçer. Bu nedenle, adet döngüsünün hangi evresinde semptomların yoğunlaştığını takip etmek oldukça kıymetlidir. Gerekirse uzmanla paylaşarak hem DEHB ilaç yönetimi hem de yaşam tarzı düzenlemeleri konusunda daha hedefe yönelik bir plan yapılabilir. Progesteronun yükseldiği dönemlerde, stres yönetimi, sağlıklı beslenme ve düzenli uyku gibi faktörlere daha fazla özen göstermek, DEHB belirtilerinin şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir.
DEHB İlaçları, Adet Döneminde Etkisiz mi Oluyor ya da Yeterince Etkili Olmuyor mu?
Adet döneminde östrojenin düşmesi ve progesteronun yükselmesi, beyin kimyasını değiştirebilir. Bu hormonal dalgalanmalar, DEHB ilaçlarının etkisini bazen azaltıyor gibi hissettirebilir. Örneğin, normalde yeterli gelen bir doz, adet öncesi veya adet sırasında kişide eskisi kadar güçlü bir etki sağlamayabilir. Çünkü döngü sırasında hormonal değişiklikler, nörotransmitter sistemindeki hassasiyeti modüle eder ve ilacın “vücutta algılanma” biçimini değiştirebilir.
Bazı kadınlar, adet dönemlerinde DEHB belirtilerinin daha yoğunlaştığını, ilacın bu yoğunlukla baş etmekte yetersiz kaldığını söyleyebilirler. Kimileri ise bu dönemde duygusal açıdan dalgalanmalar yaşayıp, “ilaç işe yaramıyor” hissine kapılabilir. Oysa ilacın farmakolojik etkisi devam ediyordur, ancak hormonal ve duygusal faktörler odaklanmayı zorlaştırır. Kısacası, bu dönemsel etkiyi “ilacın tamamen etkisiz kalması” şeklinde yorumlamak doğru olmayabilir.
Buna karşın, bazı klinik vakalarda regl öncesi dönemde kısa süreli doz artışı veya farklı bir uygulama planı düşünülmüştür. Bunun gerçekten gerekli olup olmadığına, kişinin yaşadığı belirtilerin şiddeti ve uzmanın görüşü doğrultusunda karar verilir. Eğer adet döneminde ciddi bir odaklanma kaybı, aşırı dürtüsellik veya mood dalgalanmaları yaşanıyorsa, doktorla konuşup ilaç zamanlamalarını ya da doz ayarlarını gözden geçirmek etkili olabilir. Bu yaklaşım, DEHB belirtilerini, hormonal iniş çıkışların en yoğun olduğu dönemde daha iyi yönetmeye yardımcı olur.
DEHB’li Kadınlar için Adet Döngüsünde Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Adet Döngüsünü Kaydetme ve Gözlemleme: Her gün yaşanan duygu-durum değişimleri, enerji seviyeleri ve DEHB belirtilerinin not edilmesi, döngü boyunca belirgin şekilde zorlayan günlerin anlaşılmasına yardımcı olur. Böylece hangi dönemde daha fazla yorgunluk veya dikkat dağınıklığı yaşandığı daha net görünür.
- Foliküler Fazda Planlama: Döngünün ilk yarısında (foliküler faz) östrojen oranı yükselir ve birçok kişide odaklanma ile enerji artışı görülür. Yoğun iş toplantıları, zor görevler veya önemli kararlar bu döneme denk getirildiğinde, hem zaman yönetimi hem de verimlilik açısından fayda sağlanabilir.
- Rahatlama Yöntemlerini Kullanma: Luteal fazda ortaya çıkan gerginlik ve duygu-durum dalgalanmaları, DEHB semptomlarını daha belirgin hale getirebilir. Meditasyon, nefes egzersizleri, yürüyüş gibi aktivitelerle zihni sakinleştirmek; ruhsal iniş-çıkışları hafifletmeye destek olur.
- Profesyonel Destek Alma: Regl öncesinde dikkat dağınıklığı, unutkanlık veya aşırı sinirlilik gibi şikayetler artıyorsa, bir psikiyatri uzmanı veya psikologla görüşmek yararlı olur. Tedavi planındaki küçük değişiklikler ya da ek terapiler, bu dönemi daha yönetilebilir kılabilir.
- Beslenme Düzenine Özen Gösterme: Şeker, kafein ve işlenmiş gıdalar, geçici olarak enerji sağlasa da sonrasında kan şekerinde ani dalgalanmalara yol açabilir. Dengeli bir beslenme rutini, hormon iniş-çıkışlarının getirdiği zorlukları hafifletir ve DEHB belirtilerinin kontrolüne yardımcı olur.
- Uyku Kalitesini Artırma: Özellikle luteal fazda yorgunluk ve sinirlilik yaşanabilir. Yeterli ve düzenli uyku, hem beyin işlevlerini hem de hormon dengelerini olumlu etkiler.
- Sosyal ve Duygusal Desteğe Açık Olma: Adet dönemi ve DEHB birleştiğinde yaşanan güçlükler, yakın çevreyle veya destek gruplarıyla paylaşıldığında hafifleyebilir. Duygusal paylaşım, kişinin kendini daha anlaşılmış ve güvende hissetmesine katkı sunar.
- Vücut Sinyallerini Dinleme: Her beden, hormon dalgalanmalarına farklı tepkiler verebilir. Düzenli takip ve küçük uyarlamalarla, her faza özgü ihtiyaçları karşılamak mümkündür. Bu yaklaşım, hem DEHB belirtilerinin hem de adet döngüsü kaynaklı zorlukların daha tutarlı bir şekilde yönetilmesini sağlar.
Kaynakça
Bürger, I., Erlandsson, K., & Borneskog, C. (2024). Perceived associations between the menstrual cycle and Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD): A qualitative interview study exploring lived experiences. Sexual & Reproductive HealthCare, 34, 100975. https://doi.org/10.1016/j.srhc.2024.100975
de Jong, M., Wynchank, D. S. M. R., van Andel, E., Beekman, A. T. F., & Kooij, J. J. S. (2023). Female-specific pharmacotherapy in ADHD: premenstrual adjustment of psychostimulant dosage. Frontiers in psychiatry, 14, 1306194.
Eng, A. G., Nirjar, U., Elkins, A. R., Sizemore, Y. J., Monticello, K. N., Petersen, M. K., Miller, S. A., Barone, J., Eisenlohr-Moul, T. A., & Martel, M. M. (2023). Attention-deficit/hyperactivity disorder and the menstrual cycle: Theory and evidence. Hormones and Behavior, 150, 105466. https://doi.org/10.1016/j.yhbeh.2023.105466
Harper, K., & Lewis, T. (2024, August 11). How periods can affect ADHD symptoms and treatment. WebMD.
Pesantez, N. (2024, May 22). Menstrual cycle phases and ADHD: Why cycle syncing is essential. ADDitude.

Uzman Psikolog Gülnur Çelik, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) alanında uzmanlaşmış bir psikologdur. 2017 yılında Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, klinik psikoloji alanındaki eğitimine İbn Haldun Üniversitesi’nde devam ederek 2021 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır. Mesleki kariyeri boyunca bilimsel temellere dayalı terapi yaklaşımlarını benimseyen Gülnur Çelik, Bilişsel Davranışçı Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Çocuklarda Bilişsel Davranışçı Terapi ve Çocuk Merkezli Oyun Terapisi gibi alanlarda aldığı eğitimlerle uzmanlığını pekiştirmiştir.
Kadınlar ve çocuklarda DEHB üzerine kapsamlı çalışmalar yürüten Gülnur Çelik, bu alandaki birikimini “Kadınlarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” ve “Çocuklarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” adlı kitaplarıyla geniş bir kitleye ulaştırmıştır. DEHB’li bireylerin ihtiyaçlarını gözeterek özelleştirilmiş müdahale programları sunan uzman psikolog, yetişkinlere yönelik online ve yüzyüze danışmanlık hizmetleri vermektedir.