DEHB Beyin Yapısı Nasıldır? DEHB Beyni Nasıl Çalışır?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağından itibaren dikkat, dürtü kontrolü ve hareketlilik alanlarında belirgin zorluklar oluşturan nörogelişimsel bir bozukluktur. Nörobilim araştırmaları, DEHB’nin yalnızca davranışsal değil, beyindeki belirli alanların yapısal ve işlevsel özelliklerinde gözlemlenen farklılıklardan kaynaklanan biyolojik temelleri olduğunu vurgular. Özellikle frontal bölgeler, bazal gangliyonlar ve beyincik gibi alanlardaki hafif hacim azalmaları ve gelişimsel gecikmeler, DEHB belirtilerinin önemli bir dayanağını oluşturur. DEHB’li çocuklarda prefrontal korteksin planlama, odaklanma ve dürtüleri kontrol etme görevinde yavaş olgunlaşması dikkati çeker. Bu ince nörobiyolojik farklılıklar, DEHB’nin davranışsal ve bilişsel semptomlarını daha anlaşılır kılar.

DEHB Beyin Yapısı Nasıldır?

DEHB, belirtilerini beyindeki farklılıklardan alan nörogelişimsel (nörobiyolojik) bir bozukluktur. Yani DEHB’nin kökeninde beynin yapısal ve işlevsel özelliklerinde tipik gelişimden sapmalar vardır. Son yıllarda yapılan beyin görüntüleme ve nöropsikolojik araştırmalar, DEHB’li bireylerin beyinlerinde belirgin farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Bu farklılıklar, beynin belirli bölgelerinin gelişiminde, hacminde ve aktivitesinde görülebilir ve nörotransmitter denilen beyin kimyasallarının dengesini de etkiler.

DEHB, nörogelişimsel bir bozukluk olduğundan, beynin yapısında hafif düzeyde farklılıklara yol açabilir. Araştırmalar, DEHB’li bireylerin toplam beyin hacminin, akranlarına kıyasla istatistiksel olarak biraz daha küçük olabileceğini göstermektedir. Özellikle frontal lob (ön beyin), bazal gangliyonlar ve beyincik gibi bölgelerde az miktarda hacimsel küçülme tespit edilmiştir. Örneğin, çocukluk döneminde gerçekleştirilen beyin görüntüleme çalışmalarında, dikkat ve planlama süreçlerinden sorumlu prefrontal korteksin, hareket ve dengeyi düzenleyen beyinciğin, hafıza ile öğrenme süreçlerinde yer alan hipokampüsün ve duygusal kontrolle ilgili amigdalanın DEHB’li grupta genellikle biraz daha küçük olduğu görülmüştür. Bununla birlikte, söz konusu yapısal farklar milimetrik düzeydedir ve bireysel farklılıklar geniş bir çerçevede değişkenlik gösterebilir. Başka bir deyişle, DEHB’li bir beyinin genel makro yapısı, temel bölümleri ve genel görünümü nörotipik bir beyinle benzerdir; farklılıklar daha çok detaylı ölçümlerde ortaya çıkan küçük oranlı farklılıklardır.

 

DEHB Beyni Nasıl Çalışır?

DEHB’li bireylerin beyninde, sinir ağlarının işleyişine ilişkin bazı farklılıklar olduğu görülmektedir. Özellikle odaklanma gerektiren bir göreve yoğunlaşma sırasında, beynin dinlenme moduna eşlik eden “varsayılan mod ağı”nın (Default Mode Network, DMN) normal koşullarda baskılanması beklenir. Ancak DEHB’li çocuklarda DMN, olması gerektiği kadar baskılanmayarak göreceli olarak daha aktif kalmaya devam edebilir. Bu durum, kişinin bir göreve dikkatini vermeye çalışırken DMN’nin aşırı etkin olması sonucu zihnin dolaşmasına ve odaklanmanın güçleşmesine yol açar. Ayrıca, ödül, motivasyon, dikkat ve hareket kontrolüyle ilişkili geniş ölçekli sinir ağları da DEHB’de diğer bireylere kıyasla farklı çalışabilmektedir. Fonksiyonel beyin görüntüleme araştırmaları, DEHB’li kişilerde dikkat ve planlamaya yönelik prefrontal bölgelerde kan akışının (dolayısıyla aktivitenin) azaldığını, bununla birlikte hiperaktivite belirtileriyle bağlantılı bazı beyin bölgelerinde normalden yüksek aktivite olduğunu ileri sürmektedir. Bu bulgular, DEHB’li beynin bir görevle uğraşırken ilgili bölgeleri tam kapasiteyle aktifleştirmekte zorlandığına, buna karşın dikkati dağıtabilecek iç ağları yeterince baskılayamadığına işaret etmektedir.

 

DEHB, Beyni Nasıl Etkiler?

DEHB, beyin gelişimini ve belirli bilişsel işlevleri doğrudan etkiler. Bu bozukluğun nörogelişimsel bir nitelik taşıdığı, yani DEHB’li çocukların beyninin diğer çocuklara göre farklı bir hız ve kalıpta gelişim gösterdiği bilinmektedir. Öyle ki, DEHB’li beynin yapısal ve kimyasal özelliklerinin, bozukluğun klinik belirtilerine zemin hazırladığı öne sürülmüştür. Örneğin, DEHB’li bir çocukta beynin ön bölümünde (prefrontal korteks) gözlenen gelişimsel gecikme, dikkatini sürdürme ve davranışlarını kontrol etme konularında zorluk olarak açığa çıkabilmektedir. Benzer şekilde, beyincik ile limbik sistem gibi bölgelerdeki farklılıklar, çocuğun hareket kontrolü, duygu düzenleme ve hafızayı etkin kullanma becerilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin, beyinciğin küçülmüş olması, istenmeyen hareketleri engelleme (örneğin sınıfta yerinde oturma) noktasında güçlük yaratarak DEHB’nin hiperaktivite belirtisini artırabilir; hipokampüs ve amigdala gibi hafıza ve duygusal işlem merkezlerinin küçük olması ise duygu düzenleme ve davranış kontrolünde aksamalara yol açarak DEHB’nin dürtüsellik ve düzensizlik biçimindeki tipik belirtilerini tetikleyebilir. Kısacası, DEHB, beynin bu kritik bölgelerindeki gelişim ve işlevi etkileyerek dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik şeklinde gözlemlenen davranışsal sorunların temelini oluşturur.

 

DEHB Beynin Hangi Bölümünü Etkiler?

DEHB, beynin pek çok alanını etkileyebileceği hâlde özellikle bazı bölgelerdeki farklılıklar belirgin şekilde görülür:

  • Prefrontal Korteks (Frontal lobun önü)
    Dikkat, planlama, organizasyon, problem çözme ve dürtü kontrolü gibi yürütücü işlevlerin merkezidir. DEHB’li bireylerin prefrontal korteks gelişimi ve aktivitesi, nörotipik yaşıtlarına kıyasla daha zayıf kalabilir. Bu bölgenin olgunlaşmasının yavaş olması ve nispeten küçüklüğü, DEHB’de dikkat eksikliği ve organizasyon bozukluğu gibi belirtilerin ana nedenlerinden biridir.
  • Bazal Gangliyonlar (Özellikle Striatum)
    Beynin derinlerinde konumlanan ve davranışların başlatılması, ödüllendirilmesi ile dürtü kontrolünde görev alan yapılardır. DEHB’de bazal gangliyonların bir alt bölgesi olan kaudat çekirdeğin gri madde hacminde azalma gözlenmiştir. Bu bulgu, DEHB’li bireylerin motor kontrol ve alışkanlık öğrenme mekanizmalarında sorun yaşayabileceğini göstermektedir.
  • Beyincik (Serebellum)
    Denge, koordinasyon ve devamlı dikkat gibi işlevlerde önemli rol oynayan beyincik de DEHB’den etkilenen bir diğer bölgedir. DEHB’li çocukların beyincik hacminin, akranlarına kıyasla biraz daha küçük olabileceği rapor edilmiştir. Bu durum, özellikle dikkat ile motor tepkilerin koordinasyonunda çeşitli güçlükler yaratabilir.
  • Limbik Sistem (Amigdala ve Hipokampus)
    Duygu düzenlemesi ve hafıza süreçlerinin merkezinde yer alan bu yapılar da DEHB’de farklılık göstermektedir. Büyük ölçekli çalışmalarda, DEHB’li çocuklarda amigdalanın (duygusal kontrol ve önceliklendirmeyi destekleyen merkez) nörotipik çocuklara göre anlamlı derecede daha küçük olduğu rapor edilmiştir. Bu, DEHB’li bireylerde güçlü ve kontrol dışı duygusal tepkilere neden olabilir. Hipokampüsteki farklılıklar da çalışma belleği ve öğrenme süreçleri üzerinde olumsuz etki yapabilir.
DEHB Beynin Hangi Bölümünü Etkiler?

DEHB ve Prefrontal Korteks

DEHB, en fazla prefrontal korteks bölgesiyle ilişkilendirilir. Frontal lobun ön kesiminde yer alan bu bölge, dikkati odaklama, planlama, karar verme, problem çözme, davranışları organize etme ve dürtüleri kontrol etme gibi üst düzey yönetsel işlevleri koordine eder. DEHB’li bireylerde prefrontal korteksin yapısal ve işlevsel gelişiminde gecikmeler ve yetersizlikler tespit edilmiştir. Örneğin, çocukluk döneminde DEHB’li bireylerde prefrontal korteks kalınlığının zirve noktasına, nörotipik akranlarına kıyasla ortalama 5 yıl gecikme ile ulaştığı belirlenmiştir. Bu bulgu, DEHB’li çocukların beyin “olgunlaşma” süreçlerinin normalden kayda değer biçimde daha uzun sürdüğünü göstermekte ve dikkat ile kontrol alanındaki aksaklıkları açıklamada yardımcı olmaktadır. İlginç olan, DEHB’li çocuklarda prefrontal korteks geride kalırken motor korteks gibi hareketi kontrol eden alanların daha erken gelişiyor olmasıdır. Beynin “fren” mekanizması sayılabilecek prefrontal kontrolün geride, “gaz pedalı” işlevi gören motor bölgelerin ise ilerde olması, DEHB’li çocukların hareketlilik ve kıpırdanma belirtilerini artırabilir. Kısacası, prefrontal korteks DEHB’de yapısal ve işlevsel farklılıkların en yoğun görüldüğü beyin bölgelerindendir ve bozukluğun temel semptomlarının ortaya çıkmasında kritik rol oynamaktadır.

 

DEHB ve Beyin Dalgaları

DEHB’li bireylerin beyinlerindeki elektriksel aktivite profilleri de tipik bazı farklılıklar içerir. Elektroensefalografi (EEG) kayıtları, dinlenme hâlindeki DEHB’li çocuklarda yavaş dalga etkinliğini (4–7 Hz arası) gösteren theta dalgalarının genlik olarak daha yüksek, buna karşılık hızlı dalgaları (13–30 Hz) temsil eden beta dalgalarının genlik olarak daha düşük olma eğiliminde olduğunu ortaya koymaktadır. Bu tablo, DEHB grubunda theta/beta oranının artması olarak ifade edilir ve yıllardır çok sayıda DEHB araştırmasında gözlenmiştir. Yüksek seviyede theta dalgası, beynin görece olarak düşük uyarılma (arousal) düzeyini, yani kişinin sakince veya uykulu hâlde olduğunu gösterirken, beta dalgalarının nispeten düşük olması ise odaklanma ve aktif bilişsel işlem kapasitelerinin sınırlı olabileceğini akla getirir. Bu nedenle DEHB’li çocuklar, görevlerini yerine getirmeleri gerektiğinde beyinlerinin yeterince “uyanık” olmaması sebebiyle dikkatlerini yöneltmekte zorlanabilirler. Bu artmış theta/beta oranı, bir dönem DEHB açısından potansiyel bir biyobelirteç olarak sunulmuş ve ABD’de bu EEG temelli ölçüme dayanarak bir cihazın yardımcı tanı aracı şeklinde onay almasına yol açmıştır. Bununla birlikte, sonraki araştırmalar bu EEG paterninin tüm DEHB’li bireylerde görülmediğini ve tek başına kesin tanı koydurmadığını göstermiştir. Dolayısıyla EEG bulguları, DEHB tanısında ancak diğer yöntemlere ek bir veri olarak değerlendirilebilir.

 

DEHB ve Beyin Kimyası

DEHB, beynin kimyasal ileti (nörotransmisyon) sisteminde farklılıklara neden olur. Özellikle dopamin ve norepinefrin (noradrenalin) adlı nörotransmitter maddelerdeki dengesizlik ön plana çıkmıştır. Bu iki kimyasalın seviyeleri ve işlevleri, DEHB’li bireylerde tipik gelişim gösterenlere kıyasla farklı seyredebilir. Dopamin, beynin ödül mekanizması, motivasyon, haz duyma, dikkati bir göreve verme ve hedef odaklı davranışların sürdürülmesi gibi temel işlevlerinde kilit rol oynar. DEHB’li kişilerde dopamin salınımı ile dopamin etkisine duyarlı sinir yollarında işlevsel bir yetersizlik, başka bir deyişle optimalin altında seyreden dopamin düzeylerinin söz konusu olduğu düşünülür. Bu dopamin eksikliği, DEHB’lilerde sık gözlenen düşük motivasyon, anlık tatmin (haz) arayışı ve ödüle karşı yüksek duyarlılık gibi davranışları açıklamaya yardımcı olabilir. Norepinefrin (noradrenalin) ise uyanıklık, odaklanma ve tepki verme süreçlerini destekleyen başka bir önemli nörotransmitterdir. DEHB’de norepinefrin salınımı ile reseptör duyarlılığı arasındaki dengesizlik, dikkat süresinin kısalması ve dikkatin kolay dağılmasına katkı sağlayabilir. Bu kimyasal etkileşimlerin sonucunda DEHB’li bireylerin ödül sistemi de farklı çalışır; küçük veya gecikmiş ödüllere duyarlılık zayıflarken, sıkılma ve sürekli yeni uyarıcı arayışı artış gösterir. DEHB tedavisinde başlıca tercih edilen ilaçların dopamin ve norepinefrin düzeylerini artırarak etkili olması da, bu iki nörotransmitterin bozukluğun beyin kimyasındaki rolünü doğrulamaktadır.

 

DEHB Beyni Neye Benzer?

DEHB’li beynin genel makro görünümü, yapısal açıdan “normal” bir beyinle büyük ölçüde benzerlik gösterir. Yani DEHB’li bir bireyin beyin MRI görüntüsünde temel anatomik bölümler (frontal loblar, parietal loblar, serebellum vb.) yerli yerinde ve tipik olarak sağlam görünür; göze çarpan bariz bir anormallik genellikle yoktur. DEHB’ye atfedilen farklılıklar, çoğunlukla ince ve milimetrik düzeyde ortaya çıkar. Örneğin, grup düzeyinde yapılan incelemelerde DEHB’li bireylerin ortalama toplam beyin hacminin nörotipik akranlara göre bir miktar düşük olduğu bulunabilir, ancak söz konusu fark, tek bir kişinin beyin taramasında kesin olarak anlaşılabilecek kadar büyük değildir. Ayrıca kimi araştırmalara göre, DEHB’li beyinler normal bir gelişim sırasını izlemekle birlikte, bu süreci birkaç yıl geriden takip etmektedir. Dolayısıyla DEHB’li bir beyin, örneğin kortikal kıvrımlar ve genel yapı bakımından nörotipik bir beyinle aynıdır; yalnızca olgunlaşması biraz daha uzun sürebilir. Bu nedenle klasik bir MRI ya da diğer beyin tarama yöntemleriyle “bu kişi DEHB’lidir” demek çoğu zaman mümkün olmaz. DEHB beyninin temel ayırt edici yönü, işlevsel anlamda (dikkati sürdürme, planlama, davranış kontrolü vb.) farklılık göstermesidir. Dışarıdan bakıldığında normal bir beyin görüntüsüne sahip olan DEHB’li birey, bir görev üzerinde çalışırken nörotipik bir beyinden daha farklı şekilde tepki verir. 

 

DEHB Beyni Farklı mıdır?

DEHB’li bireylerin beyin işleyişi ve bazı nörolojik ölçümleri, nörotipik beyinlere kıyasla farklıdır. Bu farklılıklar küçük olsa da bilimsel yöntemlerle tespit edilebilir. Örneğin yapısal MRI araştırmaları, DEHB’li çocukların belirli beyin bölgelerinde (örneğin amigdala, hipokampüs,) istatistiksel anlamda daha küçük hacimler olduğunu ortaya koymuştur. Fonksiyonel görüntüleme çalışmaları ise, DEHB’li bireylerin dikkat ve yürütücü işlevlerle bağlantılı frontal alanlarda azalmış aktiviteye, hiperaktivite ve dürtüsellikle ilgili alanlarda ise artmış aktiviteye sahip olduğunu göstermektedir. EEG incelemelerinde, DEHB’li bireylerde daha yüksek theta/beta oranı gibi farklı elektriksel beyin dalgası paternleri görülebilmektedir. 

Nörokimyasal düzeyde bakıldığında ise dopamin ve norepinefrin düzeylerinin veya reseptör duyarlılığının değiştiği ve bunun davranışsal yansımalarının olduğu bilinmektedir. Tüm bu veriler, DEHB’nin beyin kökenli (nörobiyolojik) bir bozukluk olduğunu kesin biçimde göstermektedir. Yani DEHB’li bireylerin beyinleri nörolojik açıdan “farklıdır” ve bu, DEHB’nin gerçek bir tıbbi durum olduğu gerçeğini pekiştirir. Ancak altını çizmek gereken nokta, bu farklılıkların çoğunlukla “ince ayar” düzeyinde olduğudur. 

Her DEHB’li bireyin beyninde aynı derecede veya türde farklılık ortaya çıkmayabilir; kişisel çeşitlilik epey geniştir. Bu nedenle DEHB beyinlerini tamamen başka bir beyin tipi şeklinde görmek doğru olmaz. Tıpkı insanlar arasında boy uzunluğu farkı olsa da iskelet sisteminin özünde aynı kalması gibi, DEHB’de de beyin gelişimi genel popülasyona kıyasla farklı bir varyasyon olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla DEHB’li beynin nörotipik beyinden farklılıkları olduğu kabul edilmeli, fakat bu farklılıklar “bozulmuş” değil, “gelişimsel açıdan farklı” bir profil olarak düşünülmelidir.

 

DEHB, Beyin Gelişimini Geciktirir mi?

Araştırmalar, DEHB’li çocuklarda beynin gelişiminde önemli ölçüde bir gecikme olduğunu bildirmektedir. DEHB’li çocukların beyinleri, nörotipik akranlarınkine kıyasla bazı bölgelerde daha yavaş olgunlaşma eğilimindedir. Uzunlamasına tasarlanmış kapsamlı bir MRI çalışmasında, DEHB’li çocuklarda beyin korteksinin (özellikle ön bölgelerin) kalınlaşma ve olgunlaşma sürecinin, nörotipik çocuklara oranla ortalama 2-3 yıl gecikmeyle ilerlediği belirtilmiştir. Bu gecikme, özellikle ön beyin korteksi gibi üst düzey bilişsel işlevlerin merkezinde yoğunlaşmaktadır. Araştırmacılar, prefrontal korteksin orta kesiminin DEHB’li çocuklarda nörotipik gruba göre yaklaşık 5 yıl daha geç olgunlaştığını göstermiştir. Örneğin, nörotipik çocuklarda 7-8 yaşlarında önemli bir dönemeç kaydeden prefrontal korteks, DEHB’li çocuklarda ancak 12-13 yaş civarında benzer bir olgunluk seviyesine ulaşır. Bu gecikme, DEHB’li çocukların genellikle “davranışsal açıdan akranlarından geri kalmış” gibi görünmelerinin nörobiyolojik temelini açıklar.

İlginç biçimde, aynı araştırmada DEHB’li çocuklarda motor korteksin daha hızlı geliştiği saptanmıştır; bir başka deyişle hareket becerilerinden sorumlu alanlar öne geçerken, bunları frenleyen frontal kontrol mekanizmaları geride kalmaktadır. Bu dengesizlik, DEHB’li çocuklarda hiperaktivite ve dürtüsellik belirtilerinin daha öne çıkmasına neden olur. Öte yandan, görme-işitme gibi duyusal beyin alanları her iki grupta da benzer bir sırayı izler – gecikme en çok frontal “üst düzey yönetici” bölgelerde kendini gösterir. Sonuç olarak, DEHB’li beyin de normal gelişim aşamalarını genel olarak takip eder, ancak bunu gecikmeli biçimde gerçekleştirir. Bu nedenle bazı DEHB’li çocuklar, ergenlik veya erken yetişkinlik dönemine geldiğinde belirti yoğunluğunda azalma yaşayabilir. Nitekim uzmanlar, kortikal gelişimdeki gecikmenin birkaç yıl sonra telafi edildiğini; böylece büyüdükçe kimi DEHB belirtilerinin hafifleyebildiğini belirtmektedir. Ancak bu durum, tüm bireyler için geçerli değildir; beyin gelişimi tamamlandığında dahi DEHB’nin yansımaları bazı kişilerde yetişkinlik dönemine dek devam edebilmektedir.

 

DEHB Beyni Daha Hızlı mı Çalışır?

DEHB’li beynin normalden “daha hızlı” çalıştığını söylemek doğru olmayabilir. Bu, zaman zaman toplumda yanlış anlaşılan bir konudur. DEHB’li bireyler, düşüncelerinin konudan konuya hızla atladığı veya çok hızlı düşündükleri izlenimi verebilirler. Gerçekte ise bu durum, dikkat dağınıklığının ve düşünce akışındaki sıçramaların sonucudur; beynin problem çözme hızının artmasından kaynaklanmaz. Bilişsel testler ve nöropsikolojik değerlendirmeler, DEHB’li bireylerin özellikle sürekli dikkat ve yoğun konsantrasyon gerektiren görevlerde bilgi işleme hızlarının, nörotipik yaşıtlarına göre daha düşük olabileceğini ortaya koymaktadır.

Bazı çalışmalarda, DEHB’nin dikkat eksikliğinin baskın olduğu alt tipe sahip çocukların, karar verme süreçlerinde kontrol grubundan anlamlı ölçüde daha yavaş oldukları gösterilmiştir. Ayrıca, reaksiyon zamanı ölçümlerinde de DEHB’li bireylerin ortalama tepki sürelerinin daha uzun veya değişken olduğu sıklıkla gözlenmiştir. Bu veriler, DEHB’de sorunun “beynin hızlı çalışması” yerine, “düzensiz ve denetimsiz çalışması” olduğunu vurgular. 

DEHB’li kişiler, odaklanma güçlüklerinden dolayı bazen son dakika ani hamlelerle işlerini yürütür ya da zihinde birçok düşünce aynı anda canlanır. Bu dışarıdan “çok fazla düşünme” ya da “çok hızlı düşünme” gibi algılansa da, bilişsel verim ve hız artışı anlamına gelmez. Tam aksine, DEHB’li kişilerde işlem hızı ve sürekli dikkat kapasitesi çoğunlukla düşüktür. Kısacası, DEHB’li beynin “yarış arabası gibi hızlı” değil; daha ziyade “freni zayıf ve dikkati kolayca kesintiye uğrayan” bir araç gibi çalıştığını söylemek daha doğru olur. Uygun tedavi yöntemleri ve destekleyici stratejilerle, DEHB’li bireylerin bilişsel işlevlerini normal hız ve verimlilik düzeyine yaklaştırmak mümkün hale gelebilmektedir.

 

DEHB Beynindeki Farklılıklar Yaşla Birlikte Azalır mı?

Pek çok durumda evet, DEHB’li beyin ile normal beyin arasındaki farklar yaş ilerledikçe kısmen azalabilir. Özellikle anatomik (yapısal) düzeydeki farklar, ergenlik ve genç erişkinlik döneminde önemli ölçüde kaybolma eğilimindedir. Kapsamlı MRI çalışmalarında, çocuklukta DEHB grubunda daha küçük olduğu belirlenen bazı beyin bölgelerinin hacim farklarının yetişkinlik döneminde ortadan kalktığı gözlenmiştir. Örneğin, amigdala ve hipokampüs gibi alanlar, DEHB’li çocuklarda anlamlı düzeyde küçük ölçülürken, DEHB’li yetişkinlerde nörotipik akranlarıyla benzer boyutlara ulaşabilmektedir. Bu durum, DEHB’li beyindeki gelişimsel gecikmenin zamanla giderilmeye başladığını ve beynin normal gelişim çizgisine yaklaştığını göstermektedir. Ergenlik sonrasında DEHB’li bireylerde hiperaktivite belirtilerinin belirgin şekilde azalması da bu olgunlaşma süreciyle ilişkilendirilebilir.

Bununla birlikte, söz konusu iyileşme her kişi için aynı şekilde gerçekleşmez. Bazı kişilerde DEHB belirtileri yetişkinlikte de sürer ve beyin işlevlerindeki farklılıklar kısmen devam edebilir. İlginç bir araştırmada, ergenlik döneminde DEHB tanısı konan fakat sonradan belirtileri yokmuş gibi görünen genç yetişkinlerin beyin taramalarında, kaudat çekirdeklerinin hâlâ kontrol grubuna göre daha küçük olduğu saptanmıştır. Yani, davranışsal açıdan “iyileşmiş” gibi görünen bireylerde dahi, beyinde DEHB’ye özgü izler kalıcı olabilmektedir. Bu da DEHB kaynaklı bazı beyin farklılıklarının ömür boyu varlığını sürdürebileceğini düşündürür. 

 

DEHB Beyin Taramasında Tespit Edilebilir mi?

Günümüzde tek bir beyin taramasıyla DEHB tanısı koymak mümkün değildir. DEHB’li kişilerin beyinlerinde, grup ortalamasında anlamlı sayılabilecek farklar görülse de, bireysel düzeyde bir beyin görüntüsüne bakarak “Bu kişi DEHB’li mi?” sorusuna kesin yanıt verilemez. Beyin görüntüleme teknolojilerindeki ilerlemeler sayesinde DEHB ile ilişkili belirli yapısal ve işlevsel farklılıklar saptansa da, bu bulgular tanıyı tek başına destekleyecek kadar özgül ve belirgin değildir. Özellikle DEHB’li çocuklarda kortikal gelişim gecikmesi olduğu gösterilmiş olsa bile, bu gecikme grup karşılaştırmaları düzeyinde anlaşılabilir; tek bir vakada saptamak güçtür. Bu nedenle psikiyatristler, DEHB tanısına giden süreçte ayrıntılı bir öykü alma, davranış gözlemi ve psikometrik değerlendirme yöntemlerini kullanır; rutin beyin görüntüleme ile tanı koymazlar.

Örneğin, bir çocuğun MRI görüntüsü büyük olasılıkla radyolog tarafından normal olarak raporlanır, çünkü DEHB’deki yapısal farklılıklar çoğunlukla gözle seçilemeyecek derecede incedir. “DEHB’li beynin geç olgunlaşması” gibi veriler, daha çok araştırma bağlamında değerlidir. Güncel uzman görüşleri, beyin görüntülemenin DEHB tanısında tek başına yeterli düzeyde olmadığını, çünkü tespit edilen farkların bireysel beyin taramalarında net biçimde ayırt edilemediğini belirtmektedir. Dolayısıyla günümüzde DEHB, beyin taramalarından ziyade klinik muayene ve değerlendirme yöntemleriyle teşhis edilir.

 

DEHB Beyni ve Normal Beyin Arasındaki Farklar

DEHB’li beyinle tipik gelişim gösteren beyin arasındaki farklılıkları birkaç ana başlıkta özetlemek mümkündür:

  1. Yapısal Farklar
    DEHB’li kişilerin beyinlerinde bazı hacimsel farklılıklar rapor edilmektedir. Özellikle çocukluk döneminde, DEHB grubunda toplam beyin hacminin nörotipik akranlara göre biraz daha düşük olduğu bulunmuştur. Amigdala, hipokampüs, kaudat çekirdek, putamen gibi belirli alt bölgeler DEHB’li çocuklarda istatistiksel olarak daha küçük hacimde ölçülmüştür. Bu yapısal farklılıklar, ergenlikle beraber azalabilmekte ve yetişkinlikte sıklıkla ortadan kalkabilmektedir.
  2. İşlevsel Farklar
    DEHB’li beyinlerin etkinlik paternleri farklılık gösterir. Dikkat gerektiren bir görev yaparken, normalde dinlenme hâliyle ilgili olduğu bilinen Default Mode Network (DMN) nörotipik kişilerde bastırılırken, DEHB’li bireylerde aynı ölçüde baskılanamayabilir. Ayrıca beyin görüntülemeleri, DEHB’li bireylerin prefrontal korteks gibi yürütücü işlev bölgelerinde düşük aktivite; motor ve dürtüsellikle ilişkili alanlarda ise yüksek aktivite olduğunu saptamaktadır. Bu işlevsel dengesizlik, dikkat ve davranış kontrolünde güçlük yaratır.
  3. Beyin Dalgaları
    DEHB’li kişilerde EEG verileri, yüksek yavaş dalga (theta) ve düşük hızlı dalga (beta) etkinliğine işaret eder; bu da theta/beta oranının diğer bireylere göre daha yüksek oluşuyla kendini gösterir. Bu durum, beynin görece düşük uyarılma düzeyini ve odaklanma sorunlarını işaret edebilir.
  4. Kimyasal Farklar
    DEHB ile dopamin ve norepinefrin nörotransmiterlerindeki dengesizlik arasında güçlü bir bağlantı tespit edilmiştir. Bu maddelerin düzeyleri veya reseptör duyarlılığı DEHB’li bireylerde yeterli etkinlik göstermeyebilir; motivasyon eksikliği ve ödül duyarlılığının bozulması gibi sorunlara yol açar. Normal işleyişte bu sistemler, kişinin dikkatini sürdürmesini ve planlamayı kolaylaştıracak biçimde dengeli çalışır.
  5. Gelişimsel Farklar
    DEHB’li beyin, normal beyinle aynı bölgeleri içermekle birlikte bu yapıların olgunlaşması daha yavaştır. Özellikle prefrontal korteks gibi üst düzey işlevlerden sorumlu alanların gelişimi DEHB’li çocuklarda birkaç yıl geriden gelebilir. Bu gecikme, ergenlik sonrası aşamalarda çoğunlukla kapanır; DEHB’li beynin yapısı normale yaklaşıp daha tipik bir görünüme kavuşabilir.

 

DEHB Beyni: Çocuklar ve Yetişkinler Arasındaki Farklar

DEHB’nin beyin üzerindeki yansımaları, yaş ilerledikçe farklılık gösterir. Çocukluk çağında DEHB’nin beyin yapısındaki etkileri daha belirgin olurken, yetişkinlik döneminde beyin büyük oranda olgunlaştığı için bu farklılıklar azalır:

  • Çocuklarda: DEHB’li çocuklarda yapısal farklılıklar ön plandadır. Özellikle erken yaşlarda, DEHB’li grupta toplam beyin hacmi ve bazı bölgesel hacimler akranlarına göre daha düşüktür. Bu yaşlarda hiperaktivite ve dürtüsellik semptomları dikkat çeker; motor alanların erken, frontal kontrol bölgelerinin geç olgunlaşması bu tabloyu nörobiyolojik olarak açıklayabilir. Sonuçta, DEHB’li çocuğun beyni, DEHB olmayan bir çocuğun beynine kıyasla gelişimde geride kalmış görünür.
  • Yetişkinlerde: Ergenlik dönemi sonrasında DEHB’li bireylerin beyin hacmi ve bazı yapısal göstergeleri genellikle nörotipik kontrollerle benzer hâle gelir. Yani yetişkinlikte yapısal farklar büyük oranda ortadan kalkabilir. Bununla birlikte, işlevsel ve nörokimyasal farklar tamamen yok olmayabilir. DEHB semptomları devam eden yetişkinler, dikkat veya yürütücü işlev gerektiren görevlerde hâlâ farklı beyin aktivite paternleri sergileyebilir. Ayrıca yetişkinlikte hiperaktivite ve dürtüsellik çoğu zaman belirgin biçimde azalır; bu da motor kontrol ve dürtü yönetimiyle ilgili beyin devrelerinin yaş ilerledikçe normale döndüğünü düşündürür.

Kısacası, çocukluktaki DEHB beyin etkileri daha gözle görülür veya ölçülebilir düzeydeyken, yetişkinlikte yapı değişiklikleri hafifler ve işlevsel düzeydeki yansımalar öne çıkar. Ancak DEHB’nin esasen beyin kaynaklı bir durum olduğu gerçeği zaman içinde değişmez.

 

DEHB İlaçları Beyni Nasıl Etkiler?

DEHB tedavisi için kullanılan ilaçlar (özellikle uyarıcılar), beyin kimyasını doğrudan etkileyerek belirtilerin kontrol altına alınmasında yardımcı olur. Bu ilaçlar, zayıf çalışan yolları desteklemek amacıyla dopamin ve norepinefrin düzeylerini düzenler. “Uyarıcı” olarak anılmalarına rağmen, DEHB’li bireylerde paradoksal olarak sakinleştirici ve odaklanmayı artırıcı bir etki gösterirler. Mekanizmaları dopamin ve norepinefrin miktarını yükseltmek üzerine kuruludur. Böylece, DEHB’li bireylerde prefrontal korteks ve dikkatle ilgili beyin alanlarının aktivitesi artar; bunun sonucunda dikkat süresi uzar ve dürtüsel davranışlar azalır. Kısa bir süre sonra bile DEHB’li bireyin beyin işlevlerinde belirgin bir düzelme görülmesi mümkündür: Kişi dış uyaranlara karşı daha az duyarlı hale gelir, görevine daha iyi yoğunlaşır, hiperaktif davranışlarda düşüş kaydedilir. Beyin görüntüleme çalışmaları da, DEHB ilaçlarının kullanımının ardından, beynin aktivite kalıplarının nörotipik bireylere daha çok benzediğini ortaya koymaktadır. Uyarıcı ilaçlar haricinde atomoksetin gibi uyarıcı olmayan ilaçlar da DEHB’nin tedavisinde uygulanmakta olup, daha çok norepinefrin geri alımını engelleyerek benzer şekilde odaklanmayı desteklerler. Tüm bu ilaçların ortak özelliği, DEHB’de yetersiz kalan nörokimyasal devreleri düzenlemeleridir. Kısacası, DEHB ilaçları, beynin kimyasal dengesini artırarak iletişimi güçlendirir ve böylece DEHB’li beyin, normal dikkat ve kontrol işlevlerine daha yakın bir performans sergileyebilir.

 

DEHB Tedavisi, Beyin Üzerinde Nasıl Bir Etki Yapar?

DEHB tedavisi, ister ilaç ister psikoterapi (örneğin BDT) olsun, beynin işleyişinde olumlu değişikliklere yol açar. İlaç tedavisinin beyin üzerindeki etkisi, eksik işleyen sistemlerin nörokimyasal dengesini sağlamaktır. Bu durum, dikkat ve davranış kontrol işlevlerinden sorumlu beyin alanlarının daha etkin çalışmasına olanak tanır. Ancak DEHB tedavisi yalnızca farmakoterapiden ibaret değildir; bilişsel ve davranışsal müdahaleler de beyin yapısını ve işlevini olumlu yönde etkiler. Beynin nöroplastisite kapasitesi sayesinde deneyim ve öğrenme, sinir ağlarının yeniden yapılandırılmasına katkıda bulunabilir. Örneğin, bilişsel davranışçı terapi, DEHB’li kişinin planlama, organizasyon, görev odaklılık gibi becerilerini güçlendirir. Birey, bu becerileri düzenli şekilde uyguladıkça beynindeki ilgili devreler daha sağlam hâle gelir ve daha verimli işler. Bu sayede, terapi alan DEHB’li bir çocuğun prefrontal korteks ve yürütücü işlev ağlarında zaman içinde daha düzenli bir aktivite gözlenebilir.

Erken ve kapsamlı bir tedavi yaklaşımı benimseyen DEHB’li çocuklarda, gelişimsel gecikme telafi edilebilir ve daha normal bir gelişim çizgisi yakalanabilir. Tedavi gören bireyler, beynin esnek yapısı (nöroplastisite) sayesinde, DEHB kaynaklı dikkat ve dürtüsellik sorunlarını belirgin ölçüde aşabilirler. Dolayısıyla uygun müdahaleler, DEHB’li beynin hem kısa vadede performansını iyileştirir hem de uzun vadede kendini yeniden organize etmesine yardımcı olarak kalıcı bir kazanım sağlayabilir.

Kaynakça

Russell, A. E., Ford, T., & Russell, G. (2020). Psychological Medicine, 50(13), 2194–2201.

Braaten, E. (2017). Large-scale MRI study confirms ADHD brain differences. Understood.

Child Mind Institute. (2024). How Is the ADHD Brain Different?

American Academy of Child & Adolescent Psychiatry (AACAP). (2017). Facts for Families No. 121: ADHD and the Brain.

National Institute of Mental Health. (2007). Brain matures a few years late in ADHD, but follows normal pattern.

Sapien Labs. (2017). ADHD and the Theta/Beta Ratio.

Hovde, M. (2022). Do People With ADHD Think More Quickly? PsychCentral.

Children and Adults with ADHD. (2019). ADHD Changes in Adulthood.

NeuroGrow. (2018). Can It Neurofeedback Effectively Treat ADHD? 

 

Online Psikolog Gülnur Çelik

Uzman Psikolog Gülnur Çelik, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) alanında uzmanlaşmış bir psikologdur. 2017 yılında Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, klinik psikoloji alanındaki eğitimine İbn Haldun Üniversitesi’nde devam ederek 2021 yılında yüksek lisansını tamamlamıştır. Mesleki kariyeri boyunca bilimsel temellere dayalı terapi yaklaşımlarını benimseyen Gülnur Çelik, Bilişsel Davranışçı Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Çocuklarda Bilişsel Davranışçı Terapi ve Çocuk Merkezli Oyun Terapisi gibi alanlarda aldığı eğitimlerle uzmanlığını pekiştirmiştir.

Kadınlar ve çocuklarda DEHB üzerine kapsamlı çalışmalar yürüten Gülnur Çelik, bu alandaki birikimini “Kadınlarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” ve “Çocuklarda DEHB: Belirtileri, Türleri ve Tedavisi” adlı kitaplarıyla geniş bir kitleye ulaştırmıştır. DEHB’li bireylerin ihtiyaçlarını gözeterek özelleştirilmiş müdahale programları sunan uzman psikolog, yetişkinlere yönelik online ve yüzyüze danışmanlık hizmetleri vermektedir.

× Benimle iletişime geçin